Etik İlkeler Özlük Hakları
ODTÜ ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA BÖLÜMÜ
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2005-06-08
Güncellenme Zamanı
2005-06-08 11:23:29
Yayınlayan Birim
MERKEZ
ODTÜ ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYELERİNDEN DOÇ. DR. BAYKAN GÜNAY’IN YAZISI - 03.05.2005

Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu’na

30.03.2005 gün ve 03/689 sayılı kararınız ile TMMOB Yönetimine gönderdiğiniz “açık mektup” tümüyle bir cehaletin ve saldırganlığın izlerini taşımaktadır. Onlarca mimar dostu bulunan, meslek yaşamına saygın bir mimarlık işliğinde başlayan, bir Mimarlık Fakültesi’nin üyesi bulunan ve yirmiyi aşkın yıldır mimarlık öğrencilerine ders veren bir şehir plancısı ve Türk aydını olarak; demokrasi kültürü, uygarlık bilinci, bilimin rehberliği, sanatçının hakları ve toplumsal çıkarlar adına kaleme aldığınız mektubun, sözünü ettiğiniz değerlerin tam tersini yansıttığı size ifade etmek isterim.

TMMOB Yönetim Kurulu tarafından alınan ve sizleri kızdıran kararlara ilişkin değil, mezunu olmaktan gurur duyduğum ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’ne yaptığınız yakışıksız hakaret nedeniyle bu yanıtı yazma gereği duydum. Ayrıca birlikte çalıştığım, ya da mimarlık hizmetlerini örgütlediğim tüm mimarlık bürolarının, artık peyzaj ve eski deyimle tefrişat denilen iç mimarlık alanını bu konuda uzmanlaşan meslek adamlarına bıraktıklarını size anımsatmak isterim.

Bildiğiniz gibi planlama eylemi çok geniş bir alanı kapsar ve temelde karar, seçme ve oyun kuramlarının bir bileşkesidir. Bunun eğitimi mimarlık alanından farklıdır ve ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nün kurulmasının altında bu süreçlerin öğretilmesi yatar. Kenti oluşturan süreçler, kentin ekolojisi, kentin iktisadi temelleri, sosyolojisi, siyasal belirleyiciler, kentlerin tarihi okutulur, farklı planlama yaklaşımları tartışılarak burada öğretilen kuramsal bilgi stüdyolarda uygulatılır. Sizin yakındığınız inşaat pazarları ve imar rantlarının da bilimsel temelleri öğretilir ve farklı modeller geliştirilir. Bütün bunlar mimarlık alanından farklı ölçek ve boyutlarda bir eğitim ve mimarlığın kendi ölçeğinin çok ötesinde bir algılama sürecini gerektirir. Bu bağlam içinde çirkin ve düzeysiz suçlamalarınızı yanıtlayacağım:

Suçlama 1

Yine Türkiye gibi her bir kenti tarihin en eski mimarlık birikimlerine sahip bir ülkeye, geçmişleri 200 yılı zor bulan, kimliksiz tek düze Amerikan kentleri anlayışını bulaştıran ABD kökenli şehircilik anlayışı ve politikası, 1960’larda ODTÜ’de başlattığı “mimarsız kent planlaması” dayatmasında bugün ne yazık ki yaygın bir “kurumsallaşma” içindedir.

Yanıt1

ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama eğitiminin temeli yukarda açıklanmıştır. Yakındığınız tekdüze Amerikan kenti modeli şehircilik tarihinde bilinmeyen bir virüstür. Olsa olsa Mimar plancılar tarafından başlatılan imar planlaması olarak algılanablir ki bu da bizim eğitim sürecimizde yer almaz. Plancılar kentsel sorunlarla, ülkedeki kentleşme süreçleriyle cebelleşir, kentlerin formlarını belirlemeye çalışır. En sonunda yapılan imar planlarında ise özel ve kamusal alanlar ayrıştırılarak, yapıların kitleleri belirlenir. Bunların mimari sorumluluğu tümüyle mimarlara aittir ve şehir plancıları suçlanamaz. Burada mimarların düşmanı şehirciler değil bizzat kendileridir.

Şehir plancıları anılan yıllarda Bauhaus okulundan Fritz Janeba’dan temel tasarım, Rahmetli Dündar Elbruz ve Sümer Gürel’den mimarlık da öğrenmektedirler. Günümüzde ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde verilen temel tasarım stüdyosunun dünya ölçeğindeki en gelişkin eğitim süreçlerinden birisi olduğunu, çok mimarın bu becerileri kazanamadığını ve bilmediğini sizlere ifade etmek isterim. ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü bünyesindeki kentsel tasarım programının tüm hedefinin farklı uzmanları bir arada üretmeye özendirmek olduğunu anımsatırım.

Suçlama 2

Denebilir ki aynı yıllarda bu ülke için söylenen “küçük Amerika olacağız” sözünün ilk ve kalıcı karşılığı kent planlamasında yaşama geçirilmiş; tarihi kentlerimiz mimari duyarlılıklardan yoksun, kültürel derinlikleri göz ardı eden, sözde çağdaş ve sözde “modern”(!) bir şehircilik eğitimi ve anlayışının eline teslim edilmiştir.

İşte bu politikanın son 20 yıl içinde yarattığı tahribat üzerine, kent planlamasının yeniden mimarlıkla buluşmasını sağlamak amacıyla özlemlerin yükseldiği ve hatta çalışmaların yoğunlaştığı bir dönemde; siyasal iktidarın yürürlüğe koyduğu yeni yasalarda aynı “ayırma”nın daha da pekiştirilmeye çalışılması, başta TMMOB olmak üzere konuyu bilen ve duyarlı kurumların aslında tepki göstermeleri gereken bir gelişmedir.

Yanıt 2

Buradaki hakarete yakın suçlamayı yalnızca bu eğitimi başlatan hocalarımı belirterek yanıtlamak isterim. ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nün kuruluşunda yer alan saygıyla andığım Dündar Elbruz, Tuğrul Akçura, Ekmel Derya, Esat Turak, Gönül Tankut Amerikancılıkla suçlanmaktadır. Behice Boran’ın öğrencisi Mübeccel Kıray, Fehmi Yavuz, Cevat Geray, Ruşen Keleş, Fatma Mansur ve Nusret Hızır da bu suçlamadan nasibini almaktadır. Daha sonraki nesil; İlhan Tekeli, Tansı Şenyapılı, Sevgi Aktüre ve son olarak Raci Bademli bile Amerikancı olarak suçlanabilmiştir.

Evet bu nesil modernizmin ülkedeki kuruluşuna damga basmıştır, bu Cumhuriyet Türkiyesi’nin modernizmidir; eskiye saygılı, yeniyi kurmaya çalışan. Siz Yusuf Akçura’nın oğlu ile Hasan Reşit Tankut’un kızını “mimari duyarlılıklardan yoksun, kültürel derinlikleri göz ardı eden, sözde çağdaş ve sözde “modern”(!) bir şehircilik eğitimi ve anlayışını” geliştirmekle suçlayamazsınız. ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nün üyelerinin mimarlık toplumu ile bir sıkıntısı yoktur. Yapılan her işte birlikte üretilir, her meslek alanı kendi uzmanlığı içinde üretime katılır. Tahribatın nedenlerini arayacaksanız, mimar-plancılar eliyle başlatılan, gerçek şehircilikten yoksun “imar planlaması” sürecini eleştirmeniz gerekir

Suçlama 3

Ne var ki TMMOB Yönetim Kurulu, kent planlamasındaki, doğrudan “mimari dokuların yaşatılması”nı hedefleyen ve bu anlamda mimarlığın doğal ve evrensel ilgi ve sorumluluk alanı içinde olan “kentsel koruma planlamasını” bile mimarlık hizmetleri tanımı dışına çıkartarak, siyasal iktidarın bile yapamadığı kadar “Amerikancı” bir tavrı resmî kararlarına geçirebilmiştir. Böylece, aynı Yönetim Kurulu üyeleri, siyasi söylemlerinde hep sorguladıkları “küreselleşme”nin meslek anlayışına da imza atmışlardır.

Yanıt 3

Kentsel Koruma Planlaması’nın temelleri ODTÜ’de atılmıştır ve bu konunun uzmanları şehir planlamasının tekniklerini yukarıda saydığım değerli hocalardan öğrenmişlerdir. Bu süreç de gene Amerikancı olarak nitelendirilmiştir. Yapılan eleştiri, daha 27 Nisan 2005 günü yitirdiğimiz Gönül Tankut ile, kanımca bu alanda yapılan en etkili planlama sürecini (Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma – Islah Planı) geliştiren saygıyla andığım dotum Raci Bademli’nin kemiklerini sızlatmıştır. Planlamanın ne olduğu yukarda açıklanmıştır. Doğaldır ki koruma planlamasını da plancılar örgütleyecektir. Ulus Tarihi Kent Merkezi çalışmasında da plancılar, mimarlar, restorasyon uzmanları, tasarımcılar, sosyologlar bir arada çalışmıştır, ancak tüm süreci yöneten ve yönlendiren Raci Bademli olmuştur.

Toplumdaki işbölümü ve birlikte üretim sürecini algılamadan, bizleri sanatsal duruştan yoksun, imar rantçısı olarak niteleyen sizlerin üyelerinin ürettiği Gökkafes türü yapılarda bile bizleri suçlamanız akıl ve mantık dışı bir davranıştır. ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünü kuran ve yürüten tüm emeği geçmişlerden ve mezunlarımızdan gene açık bir mektupla özür dilemenizi bekliyorum.
Saygılarımla.


.....
TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>