Süreç ile ilgili belgeler bilgilerine sunulduktan sonra Odamıza görüşlerini gönderen meslektaşlarımız tarafından Açık Mektubun üslubundan yakınılıyor, şehir planlama hizmeti verebilen mimarlar da bulunduğuna değinilerek meslek alanına tecavüzün anlamsızlığı vurgulanıyor.

Üyelerimiz yazılarında, bu tür tartışmalarla zaman kaybetmek yerine, bilgi-iletişim çağında etkileşimin olanaklarını arttırmak, kollektif ve eşgüdümlü çalışmanın yöntemlerini geliştirmek, akılcı ve paylaşımcı uğraşlarında Odamızı desteklemek üzere neler yapılabileceği konusunda önerilerini sunuyorlar. Şehir ve Bölge Planlama eğitimi veren üniversitelerde görüş geliştirilmesi ve ortaklaştırılması gerektiği, Açık Mektupta saldırıya maruz bırakılan diğer meslek alanlarında eğitim veren bölümlerin de aynı biçimde hareket edebileceği, tüm bu mesleklerin odalarının ortak çalışmalarla durumu değerlendirmesi ve köşe kapmacı önermeler karşısına bilimsel önermelerle çıkılması gerektiği öne sürülüyor.

Mimarlık topluluğunda bazı kişilerin içine düştüğü durumu, 19. yüzyılda toplumsal sorunların kaynağını tespiti ve çözümü konusunda etkili kalamayan, sadece seyirci kalan felsefecilerin durumuyla, Marx’ın deyimiyle sefaleti ile karşılaştıran diğer yazılarda, toplumsal alanda etlkinliğini kaybetmenin sorumlusunun kendisine rakip gördüğü disiplinler değil kendileri olduğu açıklanıyor. Bu durumdan kurtulmanın yolu özeleştiri ve siyasal-toplumsal duruşun yeniden tanımlanması olarak öneriliyor. Mimarlığın diğer meslek alanlarıyla gerilim yaratan, pazar kavgasına odaklanmış dar bir meslek alanı değil toplumsal sorumluluğu bulunan bir disiplin olarak bilindiğinin altı çizilerek, ortaya çıkan gerilimin kaynağı Mimarlar Odası Genel Merkezinin tutumu olduğundan, TMMOB çatısı altındaki Oda üyelerinden özür dilemeye davet ediliyor.

.......