Etik İlkeler Özlük Hakları
LOJMANLARIN SATIŞINDAKİ TEHLİKE !
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2002-11-12
Güncellenme Zamanı
2002-11-12 14:42:33
Yayınlayan Birim
MERKEZ
BASINA VE KAMUOYUNA
12/11/2002

Bu tartışmaların arkasındaki düşünce, “milletvekillerinin halkla iç içe olması” ve kapsamı da sadece “milletvekili lojmanları” değildir. Önceki tecrübelerimiz de gösteriyor ki, buradan hareketle kamuya ait tüm gayri menkuller ile sosyal tesislerin özelleştirilmesi ve buraların arsaları üzerinde spekülasyon yapılarak rant sağlanması arayışları hız kazanacaktır.

Lojmanların ve Sosyal Tesislerin Satışı Günübirlik ve Popülist Bir Çözümdür

Öncelikle belirtmek isteriz ki, kamuya kaynak yaratmak ve kamunun kayıplarını en aza indirmek yönündeki çabaların günübirlik ve popülist çözümlere değil konunun gerçek mecralarına yönelmesi gereklidir. Kaynak yaratma çabaları, ülkenin sahip olduğu kaynakların, yeraltı zenginliklerinin, üretim potansiyelinin harekete geçirilmesine yönelmeli ve kamunun kayıplarının en aza indirilmesi için de yolsuzluk düzenine ve bu düzenden beslenenlere, vergi kaçaklarına engel olunmalıdır. Lojmanların ve kamuya ait sosyal tesislerin satışı yani kamu mülkiyetinde olan gayri menkullerin özelleştirilmesi başta sosyal devletin tasfiyesi olmak üzere kentsel spekülasyona varana kadar pek çok sorun taşımaktadır.

Halen barınma ve konut sorunu ile dar gelirli toplum kesimlerinin dinlenmelerini sağlamaya dönük kamusal tesis ve rekreasyon alanlarının yok olması sorununun yaşanmakta olduğu ülkemizde, giderek yoksullaşmakta olan kamu çalışanlarının yararlandığı lojmanlar ile sosyal tesislerin satılması ile yaratılacak kaynak, bu kesimlerin konut ve toplu tüketim sorununun bir nebze de olsa çözülmesi ile sağlanan sosyal faydanın çok çok altına kalacaktır. Yoksulluğun ve başta sağlıklı konutta yaşama hakkı olmak üzere temel kentli haklarından yoksun olmanın giderek arttığı ülkemizde devlet, kamu mülkiyetindeki gayri menkulleri satmak yerine toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacını kapsayacak bir konut politikası oluşturmak zorundadır. Bu konut politikasının temel eksenini ise daha fazla konut üretmek değil mevcut konut stokunun yaşanabilir ve sağlıklı konutlara dönüşmesini sağlayacak nitelikte bir iyileştirme oluşturmalıdır. Ayrıca ülkemizde konut alanındaki diğer bir sorunun da konut sahipliğindeki kutuplaşma sorunu olduğu düşünüldüğünde, piyasa koşulları içersinde konut ihtiyacını karşılayamayan toplum kesimlerinin konut sahibi olmalarının sağlanması da oluşturulacak konut politikasının hedeflerinden biri olmalıdır.
Hali hazırda kamunun sahip olduğu lojmanlar ile sosyal tesislerin kullanılmasından kaynaklanan sorunlar varsa, bu sorunlar “sat kurtul” mantığı ile çözülmeye çalışılmamalıdır. Lojman ve sosyal tesislerin kamunun mülkiyetinde kalması ve bunların kamu çalışanları tarafından kullanılması ilkelerinden vazgeçilmeden de bu sorunları çözmek mümkündür.

Lojman ve Sosyal Tesislerin Satışı Spekülasyona Alet Edilecektir!

Birkaç gündür gündemde olan söz konusu satış ile ilgili olarak gündeme gelebilecek bir tehlikeye de önceden işaret etmek isteriz. Lojman ve sosyal tesislerin satılarak kamuya kaynak yaratılması düşüncesi bir süre sonra, yaratılması düşünülen kaynağı daha da arttırmak için buraların mevcut kullanımları korunmak kaydıyla değil ek imar hakları verilerek arsa olarak satılmasına da dönüşebilecektir. Böylelikle kamu mülkiyetinde olan gayri menkullerin ve arsaların satılması ile spekülasyonun önü açılacak ve kentsel rantların özel ellerde toplanması sağlanacaktır. Bunun örneklerini KİT’lerin özelleştirilmesi çalışmaları sırasında da yaşadık. KİT’lerin işletme zararları gerekçesi ile satılması gündeme geldiğinde buralara talip olanların aslında KİT’lere değil arsalarına talip oldukları anlaşılmıştı. Özelleştirme İdaresine verilen planlama yetkileri ile de bu arsalardaki rantı artırma çabaları kamu politikası haline getirilmişti. Benzer bir tehlike de şimdi kamuya ait lojmanların ve sosyal tesislerin satılması ile gündeme getirilmiştir.

Ülkemiz kentleri uzun yıllardır, kenti alınıp satılan mülkler üzerinde yaratılan rantlar ve değer artışları ile zenginlik sağlamanın ortamı olarak gören anlayışların hakimiyetinde sürekli krizlere sürüklenmektedir. Böylesi kentsel/toplumsal bir ortamda ise; toplumun hemen her kesiminin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte kentsel hizmetlerin üretilmesi ile kentli haklarının somut olarak yaşanabildiği kentsel çevrelerin yaratılması büyük ölçüde bir hayal olarak kalmıştır.
Seçim bildirgelerinde kentleşme ve planlama ile ilgili politikalara neredeyse hiç yer vermeyen “seçim galibi” partileri, seçimlerin ardından bu eksikliklerini gidermeye dönük çalışmalar içerisinde görmek isterdik.

Sosyal devlet ilkesini göz ardı eden, kamu mülkiyetindeki lojman ve sosyal tesisleri, spekülatif uygulamalara ve rant sağlamaya dönük çabalara konu edecek günübirlik ve popülist söylemler içerisinde bulunmalarını ise talihsizlik olarak değerlendiriyor, bu yanlışlarını ve eksikliklerini kısa sürede düzeltmelerini bekliyoruz.

Şehir Plancıları Odası olarak, kentleri spekülasyonun ve özelleştirmenin mekanı haline getirmeye dönük çabaların karşısında olacağımızı vurgular, yukarıdaki görüşlerimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI YÖNETİM KURULU
TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>