Etik İlkeler Özlük Hakları
YAZIN İÇEMEDİĞİ SUDA, KIŞIN BOĞULAN ÜLKE; TÜRKİYE
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2001-12-27
Güncellenme Zamanı
2001-12-27 12:40:32
Yayınlayan Birim
MERKEZ
Felaketin baş sorumlusu plansızlığı ülkenin planlama politikası haline getiren ülke yöneticilerdir.
Gerek ekonomik ve gerekse politik rant beklentisi uğruna kaçak yapılaşmaya göz yuman, plansızlığın ve planlama karşıtlığının prim yapmasını sağlayan belediye başkanları ve yöneticileri bu sorumluluğun ortaklarıdır.
Her Yağış Neden Sele Dönüşüyor?
Çünkü;
Belirli aralıklarla yağması beklenen aşırı yağışları taşıması gereken dere yataklarının kaçak yapılarla dolmasına göz yumuluyor. Mersin’deki sel baskını buna çarpıcı bir örnektir. Kaçak yapılar, ya kaçak olmalarına göz yumularak ya da ıslah planı, plan değişikliği vb yollarla ‘yasallaştırılarak’ bu tür afetlere açık tutuluyor. Nitekim, İstanbul’daki sel baskınına maruz kalan yapıların büyük bir çoğunluğu da ruhsatsız, kaçak yapılardır.
Kent içlerinde daha fazla arsa üretme, daha çok rant elde etme mantığı ile yapılan düzenlemeler sonucunda, dere yataklarının üstü kapatılıyor. Yol haline getirilen dere yatakları, yağışlar sonrasında doğal olarak kanala dönüşüyor. Yine Mersin’deki sel baskını, yerel siyasi otoritelerin dere yataklarındaki bu bilim dışı ve planlamaya aykırı tercihlerinin nasıl büyük yıkımlarla sonuçlanabileceğinin canlı örneğidir. Bilindiği gibi, Ankara’daki ve İzmir’deki pekçok kentiçi dere yatağının üstü kapatılmış ve yoğun yapılaşmaya açılmıştır.
Yerel Yönetimlerce altyapıya harcanması gereken kaynaklar, popülist bir yaklaşımla (görünür) üst yapı yatırımlarına aktarılıyor. İhmal edilen altyapı tesisleri, yağmur suyunu çekmek bir yana, yollara su boşaltan su borularına dönüşüyor. Ankara’da trilyonlarca lira harcanarak yapılan, ulaşım sorununa kalıcı bir çözüm getirmekten uzak altgeçitlerin içinde bulunduğu durum içler acısıdır: TBMM’nin önündeki Akay altgeçidi, onca reklamı yapılan “görünür” bir üstyapı yatırımıdır ancak bu yağışlarda içi tamamen yağmur suyuyla dolmuş bulunmaktadır.
Planlarda yapımı öngörülen, DSİ tarafından projelendirilen çevresindeki alanları muhtemel bir sel baskınından koruyacak taşkın önleme tesisleri, derelerin çevresini yapılaşmaya açma yönündeki politik baskılar karşısında, gerçekleştirilmiyor.
Kentlerin içindeki dere yataklarının ıslah edilmesine yönelik çalışmaların belediyeler tarafından yeterli düzeylerde yapılmadığı da biliniyor. Örneğin, İzmir’de ıslah çalışmaları daha önceden yapılan Poligon deresinin bu yağışlarda taşkına yol açması düşündürücüdür.
Kentlerde artan betonlaşma, tümüyle asfalt ve betonla kaplanan yollar, betonlaşan bahçeler, yağmur suyu ile toprağın buluşmasını engelliyor. Konut alanlarının dışındaki alanların da giderek betonlaşması, park ve açık alanların betonla kaplanması, okul bahçelerinin asfaltlanması, toprağa ulaşamayan suyun yollarda birikmesine neden oluyor. Konut bahçeleri, parklar, kent ormanları gibi doğal zemini korunması gereken yerler, bugün artık kentlerimiz için lüks değil, temel bir ihtiyaçtır.
Büyük kentlerimizde belediye başkanlarının ‘ayaküstü’ verdikleri kat artışı kararları, bu kentlerin mevcut altyapılarını işlevsiz hale getiriyor. Bu tür yağışlarda, yağmur suyunun belirli bir düzeyde kentin kanalizasyon şebekesi tarafından tahliye edilebilmesi gerekir. Ancak, mevcut yerleşme alanlarında, seçim öncesi ya da sonrası dönemlerde, siyasilerin seçmenlere verdikleri seçim taahhütleri sebebiyle, bir anda katların artmasına sahne oluyor ve yoğunluk artışları mevcut altyapıyı bile işlevsiz hale getirebiliyor. Bu durumda, çok daha mütevazi yağışlarda bile altyapı yağmur suyunu tahliye edemiyor. Bugün ülkemizdeki bütün büyük kentler altyapı yetersizliği sorunu yaşıyor.
Sel Baskınlarının Önlenmesi İçin Ne Yapmak Gerekiyor?
Başta belediyeler olmak üzere, yöneticilerin, plana, planlamaya ve bilime saygı gösteren anlayışı benimsemeleri; hazırlanan planların ve plana uygun projelerin ivedilikle yaşama geçirilmesi gerekiyor.
Dere yatakları ve çevresi başta olmak planlama kararlarına aykırı, kaçak yapılaşmanın önlenmesi, var olan kaçak yapıların kaldırılması gerekiyor. Bu kararı vermenin kısa dönemli siyasi maliyetlerinin de siyaset adamlarınca ödenmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye bu konuda yol ayrımında bulunmaktadır.
Kentlerin çevresinde ve içinde yer alan, taşkın yapma ihtimali olan derelerin taşkın önleme tesislerinin, dereyi besleyen havza alanları dikkate alınarak projelendirilmesi ve tesislerin hiç zaman geçirmeden gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Kent içinden geçen dere yataklarında daraltma, dere yataklarının yola dönüştürülmesi türünden uygulamalara son verilmesi, bu tür alanlarda gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Üstü kapatılarak yapılaşmaya açılmış dere yataklarının yeniden ortaya çıkarılması, açık yeşil alanlara dönüştürülmesi yönünde projelerin zaman yitirilmeksizin hazırlanması ve uygulanması zorunluluk olarak görünüyor.
Kentlerde sel baskınlarına yol açan dere ve kanalların bakım ve temizliğinin düzenli olarak yapılmasını sağlayacak önlemlerin alınması gerekiyor.
Başta sokak ve kaldırım döşemeleri olmak üzere, kentsel zemin kaplamalarının geçirgen malzemelerden seçilmesi, kent sokaklarında betonlaşmaya son verilmesi gerekiyor.
"Daha küçük alanda, daha büyük yapı" yapma isteği olarak gündeme gelen rant baskısından kentlerin ve planların kurtarılması, konut alanlarında yeterli oranda bahçe bırakılmasının sağlanması, konut bahçelerinde ağaçların yerini alan beton kaplamaların önlenmesi gerekiyor.
Kent içinde planda düzenlenmiş açık ve yeşil alanlardaki yapılaşmalara son verilmesi, yeşil alanların beton alanlara dönüşmesinin önlenmesi, kent içinde ve çevresinde ağaçlık alan oranının arttırılması, suyun toprakla buluşmasının sağlanması gerekiyor.
Bilimsel gereklere uygun altyapı tesislerinin projelendirilmesi, altyapıda ayrışmanın sağlanması ve yapımlarının gerçekleştirilmesi yerel yönetimler açısından zorunlu ve öncelikli hale getirilmeli, bu amaçla belediyelere gerekli finansman desteği sağlanmalıdır.
Yerel yönetimlerin harcamalarında ve yatırımlarında, yerindelik ve öncelik denetimleri yapılmalı, kaynakların popülist kullanımına son verilmelidir.
Taşkın önleme tesisi gerçekleştirilmeden yapılaşmaya açılmaması gerektiği halde, yapılaşmaya açılmış alanlardaki uygulamaların sorumluları hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmalı, bu alanlardaki tesisler gerçekleştirilinceye kadar tehlike altındaki katlar boşaltılmalıdır.
Yağışların sellere ve felaketlere dönüşmesinin nedeni bilinmekte ancak gerekli önlemler alınmamaktadır. Kent sokaklarını kanal ve göl olmaktan kurtaracak önlemler gün geçirmeden alınmalı, Türkiye yaz aylarında içmek için bulamadığı suyun içinde boğulma trajedisinden kurtarılmalıdır.
Necati Uyar
TMMOB Şehir Plancıları Odası Başkanı
TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>