Etik İlkeler Özlük Hakları
TMMOB, MART 2009'DA İSTANBUL'DA TOPLANACAK "DÜNYA ALTERNATİF SU FORUMU"NDA DA SÖZÜNÜ SÖYLEYECEK
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2008-11-13
Güncellenme Zamanı
2008-11-13 13:32:39
Yayınlayan Birim
MERKEZ
Mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek olup; TMMOB,
öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütüdür. Biz bir yandan
üyelerimizin haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik
çalışmalarda bulunurken, bir yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı
yerine getirmeye çalışıyoruz. Meslek alanlarımız üzerinden Türkiye gerçeklerini
ortaya koyuyoruz, üyelerimizin bilimsel temele dayanan çalışmalarını, bilim
insanlarının çalışmaları ile birleştiriyor, örgütümüzün deneyimlerinin süzgecinden
geçiriyoruz. Bu şekilde ülkenin sorunlarını tespit ediyor, çözüm önerilerini
sunuyoruz.



Birliğimiz ve bağlı Odalarımızın ilgi alanına giren önemli konulardan birisi,
"su"dur. Sekretaryalığını Birliğimiz adına İnşaat Mühendisleri Odamızın yürüttüğü
TMMOB Su Politikaları Kongresinin ilkini Mart 2006, ikincisini Mart 2008
tarihlerinde Ankara‘da gerçekleştirdik. 2006 Mart ayındaki Su Politikaları Kongremiz
ile aynı tarihlerde Meksika‘da 4. Dünya Su Forumu düzenlenmişti. Dünya Su
Konseyi‘nce düzenlenen bu forumun 5‘incisi 2009 Mart‘ında İstanbul‘da yapılacak.
2008 Mart‘ında düzenlediğimiz ikinci Su Politikaları Kongremiz, 2009 yılında
İstanbul‘da dünyanın her tarafından gelecek dostlarımızla gerçekleştireceğimiz
alternatif su forumunun başlangıcı olarak algılanmalıdır. Bu kapsamda
Kongrelerimizin Sonuç Bildirilerinden birkaç saptamayı paylaşmak isterim.



"Kamu hizmeti olarak tanımlanan su, yaşamın vazgeçilmez unsuru ve yerine bir başka
şeyin ikame edilemeyeceği bir doğal kaynaktır. Her insan, sağlıklı ve güvenilir suya
erişme hakkına sahip olmalıdır... Su gibi toplumsal bir değerin, hayatın vazgeçilmez
unsurunun, küresel su şirketlerinin kâr hesaplarının insafına, gelişmiş kapitalist
ülkeler arasındaki egemenlik çekişmesine terk edilmesi düşünülemez. Öncelikle suya
erişmenin bir insan hakkı olduğu kabul edilmeli ve suyun kamu yararı ilkesi
doğrultusunda ve kar gözetilmeden olabildiğince ucuz olarak yurttaşın kullanımına
sunulması sağlanmalıdır. Tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için su yönetiminin
kurumsal yapısının oluşturulmasında bu hizmetin bir kamu hizmeti olduğu ve kamu
yararı anlayışı ile ulusal çıkarlarımız gözetilerek ele alınması gerektiği mutlaka
dikkate alınmalıdır. 4. Dünya Su Forumu‘nun Meksika‘da yapılması bir tesadüf
değilse, 5. Dünya Su Forumu‘nun da İstanbul‘da yapılmasını bir tesadüf olarak
görmemek gerekir. Başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere, tüm yoksul ülkelerin,
suyun özelleştirme sürecinde model ülkeler olarak görüldüğü açıktır. Meksika ve
İstanbul toplantılarını bu kapsamda değerlendirmek, Su Forumu‘nun hazırlık sürecinde
özellikle sudaki özelleştirme girişimlerine dikkat çekmek gerekmektedir."



Kendisini "Dünya su güvenliği için çok yönlü uluslararası bir ortaklık" olarak
tanımlayan "Dünya Su Konseyi" 300 üyeli uluslararası bir kuruluştur. Ana programının
oluşmasında su sanayi diye anılan çokuluslu şirketler ile Dünya Bankası‘nın
görüşleri ağır basar. Su sorununu neoliberal dünya görüşüne göre algılayan Dünya Su
Konseyi‘nin temel çözüm önerisi şudur: "Gelişmemiş ülkelerde kentlerdeki yüksek
nüfus artışı su kaynakları üzerinde aşırı baskı getirmekte, su sunumunda kıtlık
yaratmaktadır. Maliyetinin altında, yapay olarak düşük fiyatlandırıldığı için su
tüketiminde israf olmaktadır. Devlet ve yerel yönetimler, düşük yatırım, popülizm ve
yolsuzluk nedenleriyle bu işi becerememektedirler. Güvenli su üretimi, dağıtımı için
özel sektörü, bu işe ortak yapmak, açıkçası bu işlevleri özelleştirmek gerekir."



Neoliberalizmin bu basit önermesi öncelikle Latin Amerika ülkelerinde hayata
geçirilmeye çalışıldı. Dünya Bankası kredilerinde ve IMF anlaşmalarında ön koşul
olarak öne sürülen sudaki özelleştirmeler Latin Amerika halklarının direnmesiyle
karşılaştı ve iflas etti. Latin Amerika halklarının çokuluslu su şirketlerine
başlattığı bu savaş sırasında Meksika‘da forumun toplanması tesadüf değildi.
Özelleştirilmiş su sistemlerinin bilânçosu, bu konuda 15 yıllık deneyimi olan
Meksika‘da çıkartılmak isteniyordu. Meksika deneyimi kamu çıkarı değil kar peşinde
koşan çok uluslu şirketlerin su tüketim tarifelerini çarpıcı oranlarda yükseltmeleri
ile başlamış, faturaları ödeyemeyen yoksulların sularının kesilmesi, sözleşmelerde
yazılan yatırımların yapılmaması ile devam ederek temiz sudan yoksun insanların
sayısının daha da artmasına neden olmuştur. Bu sorunlarla yaşayan Meksikalılar
ülkelerinde yapılan 4. Dünya Su Forumu‘nu protesto etmişler ve tüm dünyaya ‘‘sudan
yararlanmak bir insan hakkıdır‘‘ diyerek seslenmişlerdi.



Su, sınırlı bir doğal kaynak olmasının yanı sıra, ekonomik ve sosyal değeri olan
stratejik bir kaynaktır. Küresel ısınma ve su kaynaklarındaki azalma, suyun, petrol
gibi uluslararası ilişkilerde diplomatik bir konu ve üzerine savaş senaryolarının
oluşturulduğu bir kaynak durumuna gelmesine yol açmıştır. Türkiye, bulunduğu
coğrafya ve sınır aşan akarsuları Fırat ve Dicle nedeniyle dikkatleri üzerine
çekmektedir. Türkiye, Fırat ve Dicle‘nin su potansiyelini, komşu ülkeler Irak ve
Suriye ile bir çözüme kavuşturulamaması nedeniyle tam olarak değerlendirememektedir.
Şu anda Irak‘ın ABD işgali altında olması ve Irak‘ta nasıl bir yapılanma oluşacağı
belli olmadığı için kısa vadede bir çözüm bulunması beklenmiyor. Bu aşamada atılacak
bir adımda, muhatabın Irak mı yoksa ABD mi olacağı bile tartışmalıdır. Ayrıca, bu
süreçte, ABD‘nin İsrail odaklı yürüttüğü "Büyük Ortadoğu Projesi" kapsamında suyun
da yer alacağı unutulmamalıdır. Fırat ve Dicle‘nin, Türkiye‘nin AB ile ilişkilerinde
de tartışılan konulardan biri olarak masada durması da dikkat çekicidir. AB‘ye 15-20
yıllık dönemde üye olabilecek Türkiye için, Fırat ve Dicle nehirlerinin İsrail ve
komşuları ile ortak yönetimi konusunda, şimdiden önlem alması yönünde çağrı
yapılması dikkatlice irdelenmelidir.



Stratejik öneminin yanı sıra, Dünya genelinde suyu bir meta ve kar amaçlı ticari bir
unsur olarak değerlendirmeye yönelik girişimlerin Türkiye‘yi de etkileyeceği
açıktır. Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların,
Türkiye‘nin içinde bulunduğu mali durumu da kullanarak, baskı yapacağı dikkatlerden
kaçırılmamalıdır. Böyle bir ortamda, özelleştirilecek ve üzerine kar eklenecek bir
su ücreti, halkın bu temel hakka ulaşmasını güçleştirecektir. Bu alanda, Türkiye‘nin
ekonomik sorunları gerekçe gösterilerek gündeme getirilecek özelleştirme
uygulamalarına geçit verilmemelidir. Bu süreçte, kuraklık, küresel ısınma ve iklim
değişikliği toz dumanı içerisinde, halkın aleyhine olabilecek düzenlemelerden uzak
durulmalıdır. "Acil çözümler değil, kamu yararına yönelik akılcı çözümler"
üretilmelidir.



TMMOB Yönetim Kurulu, 40. Dönem Çalışma Programı‘nın sunuş kısmında; "Ülkemizin su
kaynakları hızlı nüfus artışı, çarpık sanayileşme ve endüstriyel tarım ile kirlilik
unsurlarının baskıları altındadır. Havzalarımız kurumsal, yasal, yönetsel ve
sosyo-ekonomik unsurlar ile birlikte, planlama/karar verme sürecinden uzak bir
anlayış ile piyasalaştırılmaya çalışılmaktadır. Esas olarak bugün çoğu ülkede olduğu
gibi Türkiye‘de de yaşanan su sorunlarının temelinde yanlış ve eksik yönetim ve
politikalar yatmaktadır" tespitlerini yaparak, mücadele alanlarını şöyle
belirlemiştir: "Dünya Bankası‘nın baskıları ile suyun özelleştirilmesine karşı
çıkılması, suyun, özellikle temiz suyun bir hak olduğunun vurgulanması; Küresel
ısınmanın olumsuz etkilerinin yanında, sulamada ve sanayide aşırı su tüketimi, kaçak
yeraltısuyu kullanımı, çarpık kentleşme, şehir şebekelerindeki kayıp ve kaçaklar,
evsel ve endüstriyel atıklarla suların kirletilmesi gibi su kaynaklarının yok
edilmesine ve kirletilmesine neden olan uygulamalara karşı çıkılması; Su ve suya
bağlı hizmetlerde çevre ve insan esas alınarak suyun mülkiyeti ve hizmetlerinin
kamuda kalmasının sağlanması amacı ile 2009 yılında yapılacak Alternatif Dünya Su
Forumu çalışmalarına katkı sağlanması."



Bu kapsamda kurduğumuz TMMOB Su Çalışma Grubu, 5. Dünya Su Forumu‘na alternatif
olacak gerçekçi görüşlerin ortaya konması için gerekli çalışmaları yapmaktadır.



Uzunca uğraşılar sonrası emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, dernek ve
platformdan oluşan 38 kurum, 2009 Mart‘ında İstanbul‘da düzenlenecek Dünya Su
Forumu‘na karşı bir araya gelerek, Dünya Alternatif Su Forumu‘nu İstanbul‘da
toplamak üzere "Suyun Ticarileştirilmesine Hayır" platformunu oluşturduk. TMMOB‘nin
görüşleri, Su Çalışma Grubumuzca oluşturularak Dünya Alternatif Su Forumu‘nda
aktarılacaktır.



Bizler, Mart 2009 tarihinde İstanbul‘da düzenlenecek 5. Dünya Su Forumu sırasında 4.
Dünya Su Forumu‘nda tüm dünyaya seslenen Meksikalıların seslerini çoğaltacağız.
Ülkemizi laboratuar gibi kullanıp, özel sektöre dayalı su sistemlerini ülkemize
dayatmaya çalışanlara, alternatif etkinliklerle cevap vereceğiz.



TMMOB, suya erişmenin bir insan hakkı olduğunun unutulmadığı, suyun korunduğu,
geliştirildiği ve insanlık için kullanıldığı bir dünyada insanların bir arada,
kardeşçe ve özgürce yaşamalarını istemektedir. Bu ortak çalışmamızın da buna hizmet
etmesini dileriz.



Mehmet SOĞANCI

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı


Bağlantı Linki:
http://www.alternatifsuforumu.org/

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>