Etik İlkeler Özlük Hakları
17 AĞUSTOS 1999 DAN BU YANA DEĞİŞEN BİRŞEY YOK... SESİMİZİ DUYAN VAR MI?
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2015-08-17
Güncellenme Zamanı
2016-01-13 14:41:09
Yayınlayan Birim
MERKEZ

BASINIMIZA VE KAMUOYUNA DUYURULUR   

 

17.08.2015

 

 

17 AĞUSTOS 1999 DAN  BU YANA DEĞİŞEN BİRŞEY YOK... SESİMİZİ DUYAN VAR MI?

 

Büyük kayıplar verdiğimiz 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi‘nin üzerinden 16 yıl geçti. Geçen bu sürede ne Türkiye‘nin deprem ülkesi olduğu gerçeği değişti, ne de afetlere çanak tutan rant odaklı uygulamalardan vazgeçildi.

 

Marmara depremine, Düzce, Elazığ, Van depremleri, depremler üzerine de birçok insanımızı kaybettiğimiz İstanbul, Ankara, Karadeniz`de yaşanan seller eklendi. Korkarız ki, bunlar son olmayacak.

 

Çünkü hemen her gün işçi ölümlerinin yaşandığı, yapı denetim sisteminin çöktüğü, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin olabildiğince kısıtlandığı,  rant odaklı yapılaşmanın teşvik edildiği kentlerde depremin; derelerin kapatıldığı, yağmur drenaj sistemi ve kanalizasyon altyapısından yoksun hale getirilen kentlerde mevsim yağmurlarının sele, afete dönüşmesi kaçınılmazdır.

 

Bilimsel planlamanın tamamen sürecin dışına itildiği, oldubittilerle tamamlanan planlama ilkelerine ve hukuka aykırı çılgın projelerin sonu gelmiyor. Bütün bu süreçte siyasi iktidar, her zaman olduğu gibi ekonomik krizleri aşmak ya da destekçilerini zenginleştirmek adına, maddi getiri sağlayan her türden sermaye  yanlısı "büyük proje"nin peşinden koşarken, yaşamsal önemdeki depremi, selleri ve her türlü afet riskini kendince ‘fırsat‘ haline dönüştürerek rantın bahanesi olarak görmekte tereddüt etmiyor, korunması gerekli tarihi, doğal, arkeolojik ve kültürel değerleri yok sayıyor.

 

Üstelik de, yüzsüzlükte sınır tanımayan kimileri, yargı kararı ile iptal edilen şehircilik ilkelerine aykırı imar planlarını medeniyetin vesikası olarak görüyor. Kamunun mirasını, güvenliğini, kaynaklarını koruyan mühendis, mimar ve şehir plancılarını şeytanlaştırıyor, medeni olmamakla suçluyor, her türlü yalan ve iftira ile yıldırmaya çalışıyor.  

 

Medeniyet depremlerde onbinlerce vatandaşının ölmemesidir, medeniyet her yağmur yağdığında yolların göle dönmemesidir, medeniyet kent merkezinde yürürken kaldırımın göçmesi sonucu düşüp kilometrelerce sürüklenip ölmemektir, medeniyet kentin tarihi kültürel kimliğinin gelecek kuşaklara aktarılmasıdır, medeniyet doğayla savaşmadan doğa ile birlikte yaşamaktır.  

 

Oysa ülkemizde, iktidarın planlama, kentleşme, imar, yapılaşma, afet, inşaat, işçi sağlığı iş güvenliği gibi yaşamsal öneme sahip politikalarda izlediği insanı yok sayan tutumu sonucu ölümler sıradanlaşmış kentlerimiz yaşanmaz hale gelmiştir.

 

Bizler, ne depremlerde, sellerde, çığlarda, dağlarda, ovada, ne sokakta, meydanda, kamusal alanlarda, devletin mekanında ve görevinde, ne de faili meçhul saldırılarda ve terör eylemlerinde artık bir kişinin dahi ölmesini istemiyoruz. 

 

Barışın, özgürlüğün, eşitliğin olduğu, planlamanın bilimsel temelinde insanca yaşama ortamının sağlandığı hukukun üstünlüğü,  gerçek demokrasinin, katılımcılığın hüküm sürdüğü kentlerimizde,  ölüm korkusu altında olmadan güvenli bir şekilde  yaşamak istiyoruz.

 

17 Ağustos‘u unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!

 

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Merkez

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>