Etik İlkeler Özlük Hakları
17 YILDA YAŞANAN “DEPREMLER” NETİCESİNDE DEĞİŞEN YİNE BİR ŞEY YOK! DAHA FAZLA KAYIP VERMEMEK İÇİN ÖNLEM ALMANIN TAM ZAMANI
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2016-08-17
Güncellenme Zamanı
2016-08-18 12:18:07
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 

BASINA VE KAMUOYUNA DUYURULUR

 

 

 17.08.2016, Ankara

 

 

 

17 YILDA YAŞANAN "DEPREMLER" NETİCESİNDE DEĞİŞEN YİNE BİR ŞEY YOK! DAHA FAZLA KAYIP VERMEMEK İÇİN ÖNLEM ALMANIN TAM ZAMANI!

 

 

Çok sayıda insanımızın yaşamını yitirdiği 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden bugüne geçen 17 yılda, Düzce, Elazığ, Van depremlerinin yanı sıra seller ve diğer doğal afetlerde birçok insanımızı kaybettik. Üzülerek görüyoruz ki; son olmadığını bildiğimiz bu afetler, önlem almak adına bize çok fazla şey öğretmemiş...

 

Yaşadıklarımız, bilimi ve tekniği kullanarak doğru hareket edilmesine de yetmemiş olacak ki; bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin planlama adına atılması gerekli adımlara, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalar, raporlar göz ardı edildi; yine afetler nedeniyle can kayıpları yaşandı.

 

17 yılda depremlerde, sellerde, fırtınalarda kaybettiklerimizin yanına; madenlerdeki, inşaatlardaki, yollardaki ve normal yaşamımızı sürdürürken karşı karşıya kaldığımız inanılması güç olaylardaki ölümler de eklendi. Kimi zaman büyük projelerin gerçekleşmesi uğrunda, kimi zaman zenginlerin daha fazla kar hırsı uğrunda, kimi zaman siyasilerin yükseliş emelleri uğrunda insanlarımızı kaybettik. Hepsi önlenebilir nitelikteydi ancak hiçbiri için tedbir alınmadı. 

 

Geçen sürede yerel yönetimlere, hükümetlere güvenenler öldü; güvenlik görevlilerine, din istismarcılarına güvenenler can ve mal kaybına uğradı. Doğal afetlerde olduğu kadar güvendiğimiz dini ve idari liderlerin yarattığı ‘afetler`de de daima insanlarımızı kaybettik. Aklı başındaki herkesin tehlike olarak gördüğü, 40 yıllık dini bir örgütün emelleri uğruna kayıplar vermemiz kabul edilebilir miydi? 

 

Gerek yerel yönetimler, gerek ilgili bakanlıklar tarafından bütünsellikten uzak, keyfi ve ayrıcalıklı uygulamalar neticesinde kentlerimizin ve insanlarımızın karşı karşıya kaldığı, maalesef kalmaya da devam edeceği kuşkusuz tüm problemlerin çözümüne yönelik temel ilkelerin yeniden hatırlanarak bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Tıpkı medeniyetin; depremlerde, yağan yoğun yağmurlarda, kentlerdeki kaldırımlarda, inşaatların asansörlerinde, yerin dibindeki madenlerde, sokaktaki protestolarda, emek ve demokrasi mücadelesinde ölmek demek olmadığını, söylemekten vazgeçmeyeceğimiz gibi..

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak bir an önce yaşanabilir, güvenli ve sağlıklı yerleşim alanlarının oluşturulması için bilimsel, afete duyarlı ve planlama ilkelerini esas alan kentleşme politikalarının hayata geçirilmesini, oldu-bitti yaklaşımından vazgeçilmesini, evlerimizdeki, çalışma yerlerimizdeki, kentlerimizdeki ve hatta sosyal-siyasal hayatlarımızdaki önlenebilir türdeki tüm risklerin bertaraf edilerek yaşam hakkımızın korunmasını talep ediyoruz.

 

17 Ağustos Marmara, 12 Kasım Düzce, 8 Mart Elazığ, 23 Ekim ve 9 Kasım Van depremlerinde, diğer doğal afetlerde, tüm iş cinayetlerinde, emek-demokrasi mücadelesinde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>