Etik İlkeler Özlük Hakları
AOÇ ANA PLANI HAKKINDA BİLGİLENDİRME: MELİH GÖKÇEK`İN DEDİĞİ GİBİ ODALAR KAYBETTİ Mİ?
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2016-12-09
Güncellenme Zamanı
2016-12-09 16:04:40
Yayınlayan Birim
ANKARA

 

Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak Cumhuriyetin devrimci bir projesi, tarımsal ar-ge alanı, Ankara için önemli bir açık yeşil alan olma gibi birçok niteliği taşıyan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ)ile ilgili süreçleri titizlikle takip etmekteyiz.

AOÇ, kuruluşundan bugüne birçok saldırıya maruz kalmış, bu saldırılar neticesinde niteliksel ve niceliksel olarak önemli kayıplara uğramıştır.

AOÇ alanları için ana plan niteliğinde, çiftlik arazisi üzerinde AKP‘nin tüm ideolojik projelerinin gerçekleştirilmesi için bir altlık olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 1/10.000 ölçekli AOÇ Planına 29.11.2010 tarihinde dava açtığımızı duyurmuş ve davadaki tüm gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmıştık.

Yeniden kısaca hatırlatmak gerekirse dava konusu plan için 10.02.2014 yılında yürütmeyi durdurma, 01.08.2015 tarihinde iptal kararları verilmiş ve AKP‘nin AOÇ‘deki tüm müdahalelerinin hukuksuzluğu mutlak olarak ortaya konulmuştu. Davalı idare Ankara Büyükşehir Belediyesi temyiz başvurusunda bulunarak dava konusu Danıştay 6. Daire‘de görüldü. Danıştay 6. Dairesi, bilirkişilerin incelemelerini ve nihayetinde oluşan idare mahkemesinin kararlarını, diğer AOÇ davalarındaki kazanımlarımızı ve hatta yine Danıştay 6. Daire tarafından hukuka uygun olmadığı tescillenen ve 2010 planıyla neredeyse tamamen aynı olan 2006AOÇ Ana Planına ilişkin verilen kararı göz ardı ederek planlama meslek alanında görülmeyecek bir karara imza attı.

Gelinen bu aşamada Danıştay 6. Dairesi tarafından tetkik hakim raporu sonrasında verilen bilimden, teknikten bir hayli uzak kararın meslek camiamız ve kamuoyu tarafından doğru anlaşılması anlaşılması içeriğinin ve barındırdığı argümanların açıklanması zorunluluğu doğmuştur. Bu kapsamda kararın barındırdığı argümanlar aşağıda açıklanmıştır

  1. Danıştay kararı nesnel olmayan gerekçeler ile kırka yakın uzman bilirkişinin kararını yok sayarak hukuka aykırı olarak yerindelik denetimi yapmıştır.
  2. AOÇ`nin varlık değeri, kuruluş amaçları itibariyle alanın özgün durumu ele alınmaksızın yargı kararı oluşturulmuştur.
  3. Temel meseleyi özünden koparan, planlama tekniğine tamamıyla aykırı öznel (sübjektif) değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Atatürk Orman Çiftliği alanı özelinde gerçekleştirilen müdahalelere yönelik odamız tarafından açılmış olan davalarda (son 5 sene içerisinde 25 dava için) çeşitli saygın kurumlarda çalışan kırka yakın kendi alanında uzman bilirkişinin oy ve görüşü alınmıştır. İlgili bilirkişilerin görüşleri meslek odalarının iddialarını destekler/lehimizde birçok bilimsel gerçeği ve görüşü içermektedir. Karar, özel veya teknik bilgi ve görüşlerine başvurulan bilirkişilerin ilgili planın AOÇ misyon ve vizyonuna, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğuna ortak kanaat getirdiği raporların tamamını reddetmiştir.

(…) değerlendirme mekanizması için gerekli olan kaynağın nasıl oluşturulacağı hiç dikkate alınmadan raporda (bilirkişi raporunda) subjektif yorumlama yoluna gidilmiş olduğu vurgulanmalıdır."

"1925 yılında kurulan AOÇ sadece kır ve kentin bütünleşmesi değil, aynı zamanda toplumsal değişimin bir temsili, modernitenin izlek mekânı / çiftliği, feodal emek sömürüsü ile mücadele örneği, yeni bir kamusallık anlayışı, müşterek bir (yeniden) üretimin mekânı, bir özgürleşme alanı, yeni kentsel pratiğe karşılık yeni üretim biçimleri ile eklemlenmesi olarak yeni toplumun mekânsal manifestosudur. [1]

Cumhuriyetin yeni toplum ve yeni insan yaratma hedefindeki kurucu kadrosunun praksis alanı olarak ele aldığı AOÇ bu simgesel ifadesine binaen günümüzde de bu tarihselliğin ve kültürel değerin toplumsal ve mekânsal olarak korunarak yaşatılması bir kamu yararı gereğidir.

Bu amaçların hiçbirini gözetmeden ve dolayısıyla kamu yararı ilkesinden uzak şekilde hazırlanan dava konusu koruma amaçlı nazım imar planının iptal kararı bu çerçevede kuşkusuz doğrudur. Bu konudaki bilimsel, teknik, siyasi tüm bilgiler dava dilekçemizde ayrıntılarıyla yer almasına rağmen ve bu hususlar bilirkişilerce de teyit edilmesine rağmen hiçbir suretle Danıştay kararında konu edilmemiştir. Bunun yanında AOÇ Ana kanununun özü ve amaçları dikkate alınmamıştır.

  • Ankara Büyükşehir Belediyesi`nin finansal kaynaklarının yetersiz olduğunu, ayrıca finansman yetersizliğinin AOÇ‘nin temel sorunu olduğu konusunda dayanaksız varsayımlarda bulunmuştur.

"AOÇ Müdürlüğü‘nün temel sorununun finansman yetersizliği olduğu dikkate alınırsa, uzun vadede gelir getirici faaliyetlere yer verilmesi olağan bir durumdur."

"AOÇ yönetimi ve belediyenin yeni finansman kaynakları oluşturma olanakları kısıtlı olduğuna göre (…)"

  • AOÇ alanını koruma konusunda, bilirkişi raporunda önerilen planlama araçlarının kullanılmasının "idareye mali yük getireceği" ifadesiyle planlama araçlarını elimine etmeye yönelik sübjektif yönlendirmelerde bulunmuştur.

"Üst ölçekli plan ile tanımlanan yeni yerleşimlere MT lejantlı tesislerin taşınmasında trampa, kamulaştırma ve imar hakkı transferi gibi araçların kullanılması mümkün görülmekle birlikte, bunların her biri planı uygulayacak idare için oldukça yüksek mali yük getireceği gözden uzak tutulmamalıdır."

  • AOÇ içerisinde, AOÇ`nin kuruluş amacına aykırı olarak inşa edilmiş kimi yapıları tarihi sit ilanından önce yapılmış olması bahanesiyle korunması gerektiğine yönelik iddialarda bulunmuştur.

"Halen özel mülkiyet ile başka kamu kurumlarının mülkiyetinde bulunan arazilerin mevcut kullanımların kaldırılması halinde nasıl kullanılabileceğinin bugünden öngörülmesi ise, hem taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarına saygı gösterilmemesi, uluslararası sözleşme ve anayasal kuralların ihlali, hem de AOÇ alanı içindeki maliklerin tedirgin olmaları ve planı benimsemelerinin olumsuz etkilenmesine neden olacak ve gerçekçi de olmayacaktır."

  • Planda tarımın oranı %28,64, rekreasyon alanı oranının % 41,21 olduğu aşikarken, kararda, bu oranların bilimsel anlam ve değerlendirmesi yapılmaksızın, dava konusu planın dışındaki tarım kullanımları katılarak bütün kent içi toplam tarım alanlarının oranı (%69,85) gibi ilgisiz ve yanıltıcı başka bir oranla tarım kullanımının birincil fonksiyon olduğu iddia edilmiştir.
  • Çiftlik alanını küçük parçalara ayırmak suretiyle bölgenin ekolojisine zarar vereceği, karbon salınımını arttırması ve yeraltı ve yer üstü akarsu rejimlerine vereceği zararlardan ötürü uzun erimde tarımsal üretimi ve tarımsal ürünlerin niteliğini etkileyeceği aşikar olan dava konusu planla önerilen ulaşım şemasının AOÇ‘nin tarımsal kullanım kararlarını önemli ölçüde etkilemeyeceğini belirtmiştir.

"Ancak inşa edilecek yollar, alan büyüklüğü ve bütünlüğünü etkileyebilecek ve AOÇ alanının trafik yoğunluğu artacak olup, artan araç trafiğinden dolayı bilirkişi raporunda da vurgulandığı gibi tarımsal üretimde verimlilik kaybının olması mümkün değildir. "

  • Ağaçlandırılmış alan, tarımsal üretim alanı, park ve rekreasyon alanları gibi işlevsel, yapısal farklılıkları olan ve planlama açısından farklı gereksinimleri karşılamak amacıyla farklı planlama ve tasarım ölçütleri gerektiren kavramların birbirinin yerine kullanıldığı durum için gerekli önlemlerin sonradan alınabileceğini söyleyerek sakıncalı bulmadığını belirtmiştir.
  • Ankara`nın ulaşım ana arterleri arasında sayılabilecek, ulaşım ana planına dayandırılmadan koruma amaçlı nazım imar planına konu edilmiş olan ve AOÇ`yi ikiye bölen 8 şeritli ve 14,5 km uzunluğundaki bir ulaşım bağlantısını (Ankara Bulvarı) alelade bir yol gibi göstererek planda yol ağının baskın bir unsur olarak ön plana çıktığı itirazını reddettiğini belirtmiştir.
  • AOÇ`nin cumhurbaşkanlığı külliyesi yapabilmek için türlü katakulliyle sit derecesini düşürdükleri 46 Hektarlık alanını emsal göstererek alanın 1.derece değil 3.derece Doğal ve Tarihi Sit alanı olduğunu belirtmek suretiyle AOÇ`deki tüm yapılaşmanın uygun olduğunu karara bağlamakta beis görmemiştir.

Kentin önemli kamusal ortak alanı, kamuya emanet çiftliğimiz, AOÇ üzerinde zor araçları ve yargı tanımazlıkla sembolik müdahaleler gerçekleştirilmeye devam etmektedir. AOÇ`nin Ankara kenti için önemini ve planlama mesleğinin gerekliliklerini bir kez daha hatırlatmak suretiyle karar düzeltme talebimizi bilimsel ve teknik gerekçelerle birlikte gerekli mercilere sunmuş bulunmaktayız.

AOÇ`de gerçekleşen yağma süreci son bulana kadar ve AOÇ tamamıyla kamunun olana kadar mücadele edeceğimizi tüm kamuoyuna duyururuz.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi


[1] Kimyon, D., Serter, G. (2015) Atatürk Orman Çiftliği`nin ve Ankara`nin Değişimi, Dönüşümü/ Fluctuating Transformations in the Atatürk Forest Farm and Ankara, Planlama Dergisi/Journal of Planning, Vol.25, 2015/ 1, p.44-63. doi: 10.5505/planlama.2015.91300

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>