Etik İlkeler Özlük Hakları
KENTSEL DÖNÜŞÜM KANUN TASLAĞI HAKKINDA ÇALIŞMALAR
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2004-02-10
Güncellenme Zamanı
2004-02-10 19:58:18
Yayınlayan Birim
MERKEZ
"KENTSEL DÖNÜŞÜM KANUN TASLAĞI" HAKKINDA
TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI'NIN
ÖN GÖRÜŞ RAPORU
ŞUBAT 2004

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan Kentsel Dönüşüm Kanunu Tasarısı genel gerekçeleri arasında “Kanun ile tüm yerleşim alanlarının bilim, teknik ve sanat kurallarına uygun sürdürülebilir gelişme ilkesi doğrultusunda sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasının amaçlandığı” açıklamasına yer verilmektedir. Odamız, Ülkemizde dönüşüm yada yenilenme anlamında adımlar atılması gerektiğine inanmakta bu konunun bir politika olarak gündemde ve ön planda tutulmasını zorunlu görmektedir. Ancak bu amaçla ayrı bir yasa yapmaya gerek bulunmadığı, dönüşüm faaliyetinin öncelikle bir siyasa (policy) olarak yürütülmesi gerektiği görüşündedir.
Kentsel Dönüşüm Kanun Tasarısı’nın gerekçeleri arasında yer alan açıklamalar, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan “İmar ve Şehirleşme Kanun tasarısının” amaçları arasında da sayılabilecek bir içeriğe sahiptir. Kentsel alanlardaki dönüşüm ile ilgili bir düzenlemenin, kentin planlama ve yapılanma süreci dışında düşünülemeyeceğini Tasarı genel gerekçesi ve amaç maddeleri ile kendisi de ortaya koymaktadır. Bu içerikte hazırlanmış bir kanunun, bugüne kadar gündeme gelen benzer yasal düzenlemelerin kentler ve yönetimler adına başarısızlığının bir diğer örneğini oluşturması endişesi oluşmaktadır. Odamız kentsel dönüşüm ya da kentsel yenilenme ile ilgili yasal düzenlemelerin, bugünkü adıyla “İmar ve Şehirleşme Kanunu Tasarısı” kapsamında ele alınmasını gerekli görmektedir. Bu hususta açıklamalara İmar ve Şehirleşme Kanunu hakkındaki Odamız görüşünde de yer verilmiştir.
Tasarının en önemli sorunu, maddeler arasında, anlam ve içerik açısından bir bütünlük kurulmaması, süreklilik sağlanamaması, bir kavram kargaşası içinde dönüşüm sürecinin tam olarak nasıl gerçekleşeceğinin anlaşılamamasıdır. Tasfiye, iyileştirme ve dönüşüm alanlarının ve planlarının tekil yapı temelinde kurgulanması, bu sonucu yaratan en önemli nedenler arasındadır. Kentsel alanda sağlıklılaştırma ve dönüşümü hedefleyen bir yasal düzenlemenin, yalnızca kapsamında kalan yapıların oluşturduğu alanlarla değil, plan hiyerarşisine uygun bir tespit ve planlama yaklaşımıyla ele alınması zorunludur. Alt ölçek planlarda yapılan parçacı iyileştirme ve dönüşüm planlarının üst ölçek planlara işlenmesini zorunlu kılan bir yaklaşımla düzenlenen Tasarının, amaçladığı dönüşümü sağlaması beklenemez.
Diğer taraftan dönüşüm uygulamaları dünyanın her yerinde, ağırlıklı olarak toplumsal sorunlara eğilen bir içerik taşır. Bunlar özellikle yerel mikro-kalkınma uygulamaları niteliğindedir. Görüş istenen Tasarının ise toplumsal boyutu bulunmamaktadır.
Kentlerimizin oldukça büyük bir bölümü, yenilenmesi, sağlıklaştırılması gereken alanlardan oluşmaktadır. Giderek kentlerimizin iç kesimlerinde ya da önemli gelişme alanları üzerinde kalan bu alanların, dönüşümünün çok dikkatle, özenle, aceleye getirilmeden, her yörenin kendi özelliklerine uygun bir biçimde, o bölgede mülk sahibi olanların, kiracıların, o bölgede yatırım yapma potansiyeli olan girişimcilerin, yerel yönetimlerin vb. katılımı ile, ayrıntılı olarak projelendirilmesi, iş programlamasının ve finansman akışının programlı bir biçimde gerçekleştirilmesi gereklidir.
Gerek tasfiye, gerek iyileştirme, gerekse dönüşüm alanlarının belirlenmesine dair işlemlerin tümüyle üst ölçek plan kararları kapsamında ve bir kentsel bölgeleme mantığı ile ele alınması gerekmektedir. Bu yöntemin tercih edilmesi halinde, ilgili envantere dayalı olan ve tespit, planlama, yönetim, finans ayakları kurulmuş, uygulama araçları belirlenmiş dönüşüm ya da yenilenme projelerini ortaya koymak mümkün olabilecektir. Ancak özetlenen bu bakış açısıyla hazırlanmış bir metin, dönüşümün toplumsal boyutunu da kapsayabilecektir.
Giderek kent içinde kalmış, ancak ruhsatsız veya gecekondu biçiminde yapılaşmış olan sağlıksız alanların kentle bütünleşmesinde, özenli olmak zorunludur. Bu nedenle de tasarının dönüşüm planları ile ilgili hükümlerinin, tüm kentlerde ve aynı zamanda, Yönetmelikler dahi hazırlanmadan uygulamaya konması, üstelik buna ilişkin zaman sınırlamalarının yasa maddesi olarak öngörülmesi, hem gerçekçi değildir, hem de böylesi acele ve özensiz yapılmış işlerden olumsuz sonuçların alındığı, daha önceki deneyimlerimizde görülmüştür.

Bu nedenlerle, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan Kentsel Dönüşüm Kanunu Tasarısı genel gerekçesinde yer alan açıklamalara ve amaç maddesindeki hükümlere rağmen, imar affı niteliğinde bir düzenleme olarak algılanmaktadır. Üstelik bu düzenleme, süresiz bir af niteliğindedir. Tasarı, yapım zamanı ve kullanım amacı ne olursa olsun, gecekondu ve imar mevzuatına aykırı yapıların her zaman kanun kapsamında sayılan iş ve işlemlerin konusu olabileceği izlenimini yaratan, hukuk diline uygun olmayan bir maddeler dizini olarak da görülmektedir.
Tasarının genel gerekçeleri arasında “Mevcut yapılaşma içinde mevzuata aykırı yapılmış pek çok yapının envanterinin çıkartılması değerlendirilmesi ve iyileştirilmesine ilişkin hükümler getirilmiş olup, bu çerçevede vatandaşın mağduriyetinin önlenmesi göz önünde bulundurulmuş imar affı kavramının yer etmemesi için arsa üzerinden hak verilmesi yoluna gidilmeyip konut verilmesi öngörülmüştür” açıklamasına yer verilmektedir. Tasarı incelendiğinde sözü edilen envanterin elde edilmesine dair hiçbir bulguya rastlanamadığı gibi, bu açıklama ile tasarının imar affı içeriğinin baskınlığı da kabul edilmektedir. Tasarının özellikle cezalı ruhsat düzenleme ve belge verilmesi hükümleri kapsamında temelinin, imar affına dayandığı izlenimini daha da güçlendirmektedir.
Tasarı “kentsel dönüşüm planı”nın 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı olarak hazırlanacağı hükmünü getirmektedir. Oysa, bazı yapıların korunacağı, bazılarının yıkılacağı ve yeniden inşa edileceği, doku sağlıklaştırmalarının da yapılacağı bu alanlarda, planların çok daha ayrıntıda, “kentsel tasarım projesi” duyarlılığında ve sağlıklı envantere dayanarak üretilmesi gereklidir. Dönüşüm planlarının amacını, sadece yeni yapıların nerede, nasıl, hangi yükseklikte, hangi imar parselinde yapılacağının belirlenmesine indirgemek, kentin bu bölgesinin,
ana ulaşım ağı bağlantıları,
teknik sosyal altyapı gereksinimleri,
yüklenebilecek yeni kentsel fonksiyonlar,
oluşacak yeni çevrenin fiziki çevre kalitesi,
oluşturulacak/canlandırılacak kimlik,
engelliler için erişilebilirlik,
hak sahipliği tespiti,
oluşacak rantın paylaşımında kamuya geri dönüşlerin belirlenmesi,
bu bölgelerdeki kiracıların yaşayacağı barınma sorunlarının çözümü
ve benzeri konularda çok ayrıntılı analizlerin, programların, zaman-mekan-finans etaplamasının yapıldığı planları elde etmeyi olanaksızlaştıracaktır. Daha önce de belirtildiği gibi bu alanların belirlenmesinde izlenecek yöntem, plan hiyerarşisi ve plan bütünlüğü kapsamında kalmalıdır.
Halen Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ve İmar ve Şehirleşme Kanunu Tasarıları da gündemdedir. Tasarı maddelerine bakıldığında kanunların ana ilkelerinin önemli noktalarda çeliştiği görülmektedir. Bunlardan bir tanesi merkezi idare ve yerel yönetim arasındaki yetki paylaşımıdır. Yerel ölçekte çözümlenecek konularda Bakanlığın rolü; yol gösterici, kaynak yaratıcı, yeni planlama araçları geliştirici, yeni alternatifler oluşturucu olmalıdır. Kentsel dönüşüm yasa tasarısında merkezi otoriteye uygulama ve tasarım ölçeğinde bir yetki vermek yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yerinden yönetim ilkesiyle çeliştiği gibi, sadece imar planı yapmak da dönüşümü sağlamayacaktır.
İmar ve Şehirleşme Kanunu yasalaşmadan önce bu tür bir yasanın çıkması yanlış olacaktır. İmar ve Şehirleşme Kanunu geliştirilip kentsel dönüşümü de içerecek şekilde çıkarıldıktan sonra tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuatla gerekli uygulama araçları geliştirilebilir. Bunlar özetle şöyle sıralanabilir:
Odamızın yazılı görüşlerinde ve Kızılcahamam toplantısında da ayrıntılı olarak dile getirdiği doğrultuda; İmar ve Şehirleşme Kanununa “Planlama - Uygulama Araçları Bölümü” eklenmelidir
Ülkesel ve bölgesel ölçekte “yeni kentlerin kurulması, planlanması, yönetilmesi” gibi yeni yerleşme sistemlerinin oluşturulmasını sağlayacak araçlardan, “sanayi bölgeleri, kobi bölgeleri, iş parkları, teknoparklar, turizm bölgeleri” gibi imalat ve istihdam merkezlerinin oluşturulmasını, “milli parklar, doğal ve tarihi sitler, ekolojik koruma bölgeleri” gibi doğal ve kültürel mirasın korunup geliştirilmesi ve alansal yönetiminin oluşturulmasını sağlayabilecek planlama araçları tanımlanmalıdır.
Kentsel ölçekte ise yeni uygulama araçları olarak

kentsel yenileme; kentsel rehabilitasyon: iyileştirme, güçlendirme, güzelleştirme, koruma, yeni yerleşmeler-toplu konut alanları
kentsel rekreasyon,
kentsel ulaşım,
merkezi iş alanı,
altmerkezler ve diğer çalışma alanları,
kentsel hizmet koridorları
ana planları ve uygulama programlarının, kentsel stratejik imar planları ile bütünleşik olarak nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağı belirlenmelidir.
Kentsel ölçekte kentsel stratejik imar planları kapsamında hazırlanan ana planları ve program alanları ile belirlenen yenileme ve rehabilitasyon (dönüşüm) alanlarında sosyal ve ekonomik sorunların çözüm hedeflerini ve bu hedeflere kimin, nasıl, nerede, ne zaman, neyi yapacağını tanımlayan stratejileri de kapsayacak biçimde genişletilmiş ve karar süreçlerine yapı adası, sokak, mahalle, semt, kent ölçeklerinde etkin halk katılımını da içerecek biçimde tanımlanmış olarak, bir dizi yeni araca gerek bulunmaktadır. Bunlar aşağıdakilerle sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir:
İmar hakkı transferi,
Gayrimenkul vergi artış yoluyla finansman (TIF),
Mülkiyet hakları üzerinde kısıtlamalar yoluyla uygulama,
Program alanlarında yapıya zorlama, yapıya teşvik (6785 sayılı yasada var olan biçiminin geliştirilmiş biçimleriyle; içine vergi mevzuatı ve kredi olanakları da dahil edilerek genişletilmeli, yapıya zorlama ve teşvik araçları kullanıldığı halde plan kararları gerçekleşmiyorsa kamulaştırma hakkının kullanılması ve plan kararlarına göre uygulama yapma, yaptırma ve kiralama veya satma süreçlerinin ve yetkilerinin tanımlanması gereklidir) ,
Doğal Afet Sigortası Kanunu ve İmar ve Şehirleşme Kanunu Tasarısındaki sigorta havuzunun birleştirilerek kullanım alanlarına kentsel rehabilitasyon program alanlarındaki uygulamalar da katılarak yeni kredi sistemlerinin tanımlanması,
DOP uygulamasında değer esaslı ve inşaat hakkı esaslı dağıtım sisteminin geliştirilmesi.
Sonuç olarak Odamız, Ülkemizde kentsel dönüşüm/yenilenme anlamında adımlar atılması gerektiğine inanmakta bu konunun bir politika olarak gündemde ve ön planda tutulmasını zorunlu görmektedir. Ancak bu amaçla ayrı bir yasa yapmaya gerek bulunmadığı, dönüşüm faaliyetinin öncelikle bir siyasa (policy) olarak yürütülmesi gerektiği görüşündedir. Kentsel alanlardaki dönüşüm ile ilgili bir düzenleme, kentin planlama ve yapılanma süreci dışında düşünülmemelidir. Bu konudaki yasal düzenlemeler bugünkü adıyla “İmar ve Şehirleşme Kanunu Tasarısı” kapsamında daha doğru bir deyişle “şehircilik mevzuatı” kapsamında ele alınmalıdır. Aksi halde imar affını çağrıştıran hükümleri de dikkate alındığında salt dönüşüm, şehircilikle ilgili bir mevzuatı geride hatta gündem dışında bırakabilecektir.
TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>