Ankara kenti olarak yine susuz bir yaza hazırlanıyoruz. 18 Aralık 2017 tarihi itibariyle ASKİ Genel Müdürlüğü verilerine göre doluluk oranları incelendiğinde, Ankara‘ya içme suyu temin eden Kavşakkaya, Elmadağ ve Akyar barajları kullanım dışı durumda; Çamlıdere ve Eğrekkaya barajlarında ise doluluk sınır seviyelerde bulunmaktadır. Bu veriler bize Ankara‘nın çok büyük ihtimalle susuz bir yaz geçireceğini göstermektedir.
Şebeke suyu yönetimi konusu Ankara Büyükşehir Belediyesinin en başarısız olduğu alanlardan birisidir. Hatırlanacağı üzere 2007 yılı yazında Ankara ciddi bir su sıkıntısı yaşamış, Ankaralılar günlerce süren su kesintileriyle karşı karşıya kalmışlardır. Bu su krizinden sonra Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankara‘nın su ihtiyacının karşılanabilmesi için Kızılırmak suyunun elzem olduğu propagandasını yapmıştır. Kızılırmak suyu, DSİ master planlarında kirlilik arz etmesinden ötürü öncelikli bir çözüm olarak görülmemesine ve ancak 2034 yılından sonrası için bir ihtimal olarak ele alınması gerektiği belirtilmesine rağmen 2008 yılı Şubat ayında şebeke suyuna bağlamıştır. Bu işlemden sonra dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek basına "Ankara‘nın su sorununu 2030 yılına kadar çözdük." şeklinde demeçler vermişti. Bu cümlenin üzerinden henüz 10 yıl geçmesine rağmen Ankara yeniden su sorunuyla karşı karşıyadır. Bu süreç Ankara‘da su sorunun çözümünden ziyade artık içilemeyen bir şebeke suyu ve günlük yaklaşık 500 bin dolarlık bir damacana su sektörü oluşturmuştur.
Gelinen noktada daha önce de birkaç defa gündeme getirdiğimiz üzere, Bayındır Barajı ve civarında yapılaşma öneren planlarla ilgili olarak bir hatırlatma yapma zorunluluğu doğmuştur. Bilindiği üzere Bayındır Barajı (6 milyon metreküp kapasiteli), içme suyu temini amacıyla yapılmış bir barajdır. Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Müdürlüğü tarafından 25.02.2011 tarih ve 6111 sayılı torba yasanın 125. Maddesi uyarınca İçme suyu temini amaçlı kullanılan Bayındır Barajı‘nın statüsü değiştirilerek taşkın koruma amaçlı baraj haline dönüştürülmüştür. Gerekçe olarak Bayındır Barajı‘nın su temin kapasitesinin düşüklüğü ve büyük kapasiteli yeni barajlar yapılması nedeniyle artık bu baraja ihtiyaç duyulmaması gösterilmiştir. Ancak Ankara gibi sık sık susuzluk problemi yaşayan bir kentte ne kadar düşük kapasiteli olursa olsun içme suyu temininde kullanılan bir barajın statüsünün değiştirilmesi akla yatkın bir politika olarak görülemez.
İlk bakışta sadece mantıksız diye açıklanabilecek bu uygulama biraz daha derinlemesine analiz edildiğinde ve AKP yerel yönetim anlayışı göz önünde bulundurulduğunda bilindik bir mantık kendini göstermektedir. Esasen Ankara‘yı susuz bırakmak ve kamu yararını hiçe saymak pahasına yapılan bu değişiklik doğrudan rant yaratma ve bunu belirli kesimlere transfer etme çabasından başka bir şey değildir. (http://www.spo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=5960)
Bugün rekreasyon amaçlı kullanılan Bayındır Barajı‘nın, su kütlesi civarında yapılması planlanan ve zengin kesme hitap edecek konut projelerinin peyzaj unsuru haline getirilmeye çalışıldığı açık şekilde görülmektedir. Şubemiz tarafından defalarca dava edilen ve Mavi Göl Projesi olarak tanıtılan Bayındır, Kutludüğün, Ortaköy mahallelerini kapsayan planlar ile Bayındır Barajı (Mavi Göl) etrafının yoğun yapılaşması hedeflenmektedir.
Bu kapsamda Ankara barajlarında doluluk oranları %20 seviyelerindeyken, Bayındır Barajı‘nın tekrardan İçme suyu amaçlı kullanıma alınmasını, etrafında yoğun yapılaşma öneren tüm projelerin iptal edilmesini talep ediyor ve tüm Ankara halkını, hakkı olan Bayındır Barajı‘nın zengin kesimlerin ve inşaat sermayesinin malı olmaması için mücadeleye davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi
