Etik İlkeler Özlük Hakları
“SUR VE HASANKEYF KÜRESEL EYLEM GÜNÜ”NÜ SAHİPLENİYORUZ!
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2018-05-03
Güncellenme Zamanı
2018-05-03 11:56:54
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 

İnsan yaşamının geçmişten bugüne kesintisiz sürdüğü doğal ve kültürel miras alanlarımızdan, 9500 yıllık Sur ve 12 bin yıllık Hasankeyf, son yıllarda telafisi mümkün olmayan tahribatlar almıştır.  Binlerce yıldır tarih ve kültür merkezi olan bu iki kültür mirası kent, güvenlik örtüsü altında kentsel rant eksenli politikalarla tahrip edilmekte ve yok edilme tehdidiyle karşı karşıya bulunmaktadır.

Sivil toplum kuruluşlarının Sur ve Hasankeyf`i yaşatmaya dönük mücadeleleri uzun süredir devam etmektedir. Bu mücadelelerin bir aşaması olarak bu Kentlerimizin sosyo-kültürel-mekânsal hafızasını korumak, yaşanan doğal ve kültürel yıkımın önüne geçebilmek, ulusal ve uluslararası alanda kamuoyu yaratmak için "28 Nisan Sur ve Hasankeyf Küresel Eylem Günü"1 ilan edilmiştir. 28 Nisan 2018 günü dünyanın birçok kentinde Sur ve Hasankeyf`in korunması ve yaşatılması için eş zamanlı olarak bir dizi eylem ve etkinlik düzenlenmiştir. Bizler de Şehir Plancıları olarak bugünü sahiplendiğimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.

Dicle Nehri boyunca binlerce yıldır varlığını sürdüren Sur ve Hasankeyf Kentlerindeki uygulamalarla eşsiz tarihsel birikim ve ekolojik sistem yok edilmektedir. Bu yıkım ve talan sermaye gruplarının rant, siyasi iktidarların güvenlik amaçlı politikalarıyla açıklanamaz. Bu politikalar binlerce yıldır Mezopotamya‘da yaşayan halkların tarihlerini, birikimlerini, ekolojisini, güzelliklerini, kültürlerini, aidiyetlerini, kimliklerini yok etme çabasıdır.

Kültürel miras, doğa ve sosyal yaşam üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerle 20 yıldır ülkenin gündeminde olan Ilısu Barajı ve HES Projesi, Hasankeyf`i ve Dicle Vadisi`nin önemli bir kısmını sular altında bırakarak,  Mezopotamya coğrafyasının yukarı bölümünün yok olmasına sebep olacaktır. Bölgede Hasankeyf Antik Kenti başta olmak üzere henüz bilimsel kazıları yapılmamış çok sayıda arkeolojik alan, çok sayıda medeniyetin kalıntıları olan kültür varlıkları ve tarımın başladığı topraklar da sular altında kalacaktır. Dicle Nehri`nin ülke sınırlarını aştığı göz önünde bulundurulduğunda; Suriye, Irak ve İran halklarının yaşam kaynaklarının da yapılacak uygulamalardan etkilenmesi kaçınılmazdır. Barajların ekonomik ömrünün 50-60 yıl olduğu tartışmaları halen gündemde olmasına rağmen, uygulanmakta olan politikalar 12 bin yıllık tarihin biçimlendirdiği Hasankeyf`i ve içinde bulunduğu coğrafyayı görmezden gelmektedir. Hasankeyf Dünya Miras Listesi kriterlerinin (toplam 10 kriter) dokuzunu karşılamasına ve dünyada bu sayıda kriteri karşılayan başka bir alan olmamasına rağmen yok edilmek istenmektedir. Ayrıca, 2016 yılında Hasankeyf Europa Nostra tarafından Avrupa`nın En Tehlikede Olan 7 Siti Listesine alınmıştır. Bunlara ek olarak endemik ve tehlike altında olan flora ve fauna varlığı da dahil olmak üzere binlerce canlının yaşam kaynağı olan Dicle Vadisi üzerinde yürütülen projeler durdurulmalıdır!

Diyarbakır`ın 9500 yıllık tarihe sahip Sur Kentinde ise 2015 yılında başlayan sokağa çıkma yasakları ve çatışmalı süreç sonrasında başlatılan yıkım bugüne kadar iş makineleri eliyle devam ettirilmiştir. Çatışmaların yaşandığı altı mahallede sokağa çıkma yasakları devam ederken, Sur`un tamamında 7714 parselin 6292`si parsel bazında inceleme yapılmadan "Acele Kamulaştırma" kapsamına alınmıştır. 30 bine yakın insan yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakılırken, kentteki tescilli sivil mimarlık örneği yapılar da bu yıkımlardan zarar görmüştür. Odamız bu süreçle ilgili hukuki mücadelesini sürdürmektedir. Çatışmaların yaşanmadığı Alipaşa ve Lalebey Mahalleleri`nde ise "kentsel dönüşüm" adı altında gerçekleştirilen yıkımlarla kültürel mirası ve sosyal yaşamı yok eden adımlar atılmaya devam edilmiştir. Suriçi`nde geleneksel doku ve kültürel mirası korumaya yönelik olarak kentin birçok bileşeniyle birlikte katılımcı bir süreçle hazırlanarak 2012 yılında onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planı 2016 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından revize edilerek Sur`un geleneksel dokusunu göz ardı eden, güvenlik ve savunma odaklı yeni plan kararları üretilmiştir. Ayrıca, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan Yönetim Planı`na göre kültürel peyzaj alanının korunması amacıyla Suriçi ve surların çevresi tampon bölge olarak belirlenmiştir. Alan yönetim planı süreçlerinde tampon bölgeler, alan içerisinde bulunan mevcut ve gelecekte tasarlanan mekânsal işlevlerin miras alanı üzerinde oluşturabilecekleri tehditlerin engellenebilmesi, azaltılması ve bütüncül bir biçimde koruma amacıyla belirlenmektedir. Sur`da yaşanan yıkım ve sürdürülen politikalar Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Dünya Miras Alanını oluşturan varlıklara yönelik tehdit oluşturmaktadır.

Aceleyle yapılan bu yıkım ve projelerle mahallede yaşayan yurttaşlar üzerinde göç baskısı oluşturulmuş ve mahalleli rızası olmadan evlerini terk etmek zorunda bırakılarak kentin çeperlerinde yaşamaya mahkûm edilmiştir. Sur`da yeni inşa edilen yapıların plan kararlarına ve geleneksel mimariye uygun olmadığı görülmekte, bu yapıların kimlere satılacağı, sosyal dokunun korunup korunmayacağı da merak konusu olmaktadır.

Burada yaşayan insanlar 1990`ların zorunlu göç mağdurlarıdır ve bir kez daha yerlerinden edilmektedirler. Bu durum sosyo-mekânsal yapının da radikal bir şekilde dönüşmesine yol açacaktır. Söz konusu müdahale "güvenlik" görünümlü militarist bir planlama pratiğinin ürünüdür. Meseleye iktidarın edimlerinden doğru bakılırsa otorite-kontrol-organize etme ya da zorun kullanımı bazen bir halkı yerinden etmek olabileceği gibi, "yeri halktan etme" anlamına da gelebilmektedir. Sur`da yaşanan durum her iki süreci de içermektedir.

Şehir Plancıları Odası olarak şehircilik ilke ve esasları çerçevesinde doğal ve kültürel mirasımız olan Sur ve Hasankeyf antik kentlerinde yürütülen, geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratan plan, proje ve uygulamalara meslek alanımızın alet edilmesine ve bununla birlikte doğal değerlerin ve kültür mirasın korunması için ülkenin dört bir yanında süren yıkım uygulamalarına karşı mücadelemizi sürdürmekte kararlı olduğumuzu bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Bu çerçevede, Sur ve Hasankeyf Küresel Eylem Günü için oluşturulan Platformu sahipleniyor ve duyarlı tüm kesimleri doğal değerlerin ve kültürel mirasın korunması için dayanışmaya ve destek olmaya çağırıyoruz.

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası

 

 

 

1 28 Nisan, Sur`un Yıkımına Hayır Platformu, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, İstanbul Sur`la Dayanışma Platformu, Hasankeyf İnisiyatifi, Munzur Özgür Aksın Girişimi`nin oluşturduğu platform tarafından Sur ve Hasankeyf Küresel Eylem Günü olarak ilan edilmiştir.

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>