Etik İlkeler Özlük Hakları
PROF. DR. GÖNÜL TANKUT'U KAYBETTİK
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2005-06-07
Güncellenme Zamanı
2005-06-07 15:23:58
Yayınlayan Birim
MERKEZ
Gönül hocamız, bizi cismen bırakıp giderken ardında bilim ve insanlık adına yeni nesiller için izlenecek aydınlık bir yol bırakan değerlerimizden. Yalnızca bölümümüzün değil üniversitemizin de kendisi ve arkadaşlarının kuşağınca kurulduğunu, geliştiğini hepimiz biliyoruz. Yeni kurulmuş Cumhuriyetin özgür ortamında yetişmesinin görev ve sorumluğunu; yaratıcılığı ve çalışkanlığı ile birleştirmiş örnek bir Cumhuriyet kadını o.

Mimarlık, şehircilik, tarih ve siyaset bilimi alanlarındaki eğitiminin de kazandırdığı bütünsel bakış açısıyla çeşitli ve geniş çalışma alanlarında verimli olmuştur. Akademik ve idari görevlerinin, bilimsel etkinliklerinin yanısıra yıllarca yüksek kurul ve koruma kurullarında aldığı görevlerle, kamu hizmeti de sürdürmüştür. Ülkemizin doğal, kültürel ve tarihsel varlıklarının korunmasında çağdaş ve yenilikçi yaklaşımları temsil etmiştir. Geniş ufku, kıvrak zekası hepimiz için etkileyici olmuştur.

Çok üzüntülüyüz. Çünkü son yıllarda yitirdiğimiz Esat Turak hocamız, Raci Bademli hocamız gibi Gönül hocamızın da eğitimimizde çok önemli katkıları var. Hepsi de meslek alanımızın yol göstericileri, öncüleri. Bu kişiler yalnızca bizlerin değil ülkemizin de büyük kayıplarıdır.

Bizler, pek çoğumuz, Gönül hocamızın öğrencileriyiz. Öğrenciliğimiz okul yılları ile sınırlı kalmadı. Mesleğimizi sürdürürken de öğreticiliği devam etti. Bizleri hiç yalnız bırakmadı, geri çevirmedi. Meslek Odamızın etkinliklerinde, kolokyumlarda, kurul çalışmalarında önemli katkılarda bulundu. Bu bakımdan tüm planlama topluluğu Gönül hocamızın öğrencileridir. Gerçekte yalnızca plancılar değil, mimarlar ve diğer uzmanlar da çok şey öğrendiler ondan, öğrenmeye devam edecekler.

Mesleğimize, eğitim aldığımız kurumlardan özellikle ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün kuruluşu ile mesleğin kurumsallaşmasına son günlerde yöneltilen hakarete varan eleştirilere karşı en geçerli yanıttır hocamızın varlığı.
Mesleğimizin tüm faaliyet alanlarında vazgeçilmez bir boyut olarak koruma, en çok emek verdiği, düşünsel katkılarını yoğunlaştırıp derinleştirdiği konu oldu. Ülkemizde koruma politikalarının oluşturulması ve koruma bilincinin yaygınlaştırılmasının yanısıra, doğal ve tarihsel çevre ile kültürel mirasın mekan planlama ile ilişkisinin kurulması ve koruma planlamasının kurumsallaşmasına katkıları unutulmayacaktır. Yalnızca kuramsal düzeyde değil, kurul çalışmaları ve Antalya Kaleiçi Planı gibi örnek çalışmalarla meslek pratiğimiz önemli kazanımlar elde etmiştir. Bunlar ülkemizde sayılı iyi örnekler olmakla kalmayıp planlama sistemimize yansımaları nedeniyle de değerlidir. Bu çalışmalarından, kapsamlı görüşlerinden ve sürekli kendini yenileyen ve geliştiren bakış açısından yaşamının son günlerine kadar yararlandık, yararlanmayı sürdüreceğiz.

Kendisine Yunus Nadi Sosyal Bilim Ödülünü kazandıran ve başvuru kaynağımız olmaya devam eden “Bir Başkentin İmarı” çalışmasının yazarı, Ankara ve imar konularının uzmanı olarak 2002 yılında düzenlediğimiz “Ankara Üst Ölçek Plan Sorunsalı” isimli Teknik Toplantıya katılmıştı. Dünyanın ve ülkemizin yaşamakta olduğu değişim karşısında mevcut plan yaklaşımlarımızı, ölçeklerimizi, yasalarımızı hatta imar kelimesini eleştiriyor, günümüz için yetersizliklerine değiniyordu. Üst politikalar olmadan üst ölçekli planlar da olamaz veya uygulanamazdı. Afet gibi, koruma gibi son yıllarda planlamaya veri oluşturan gerçekleri, yerelin plan yapma yetkilerini, merkezin denetleme ve yönlendirme işlevini uzlaşarak yürütmeleri gerektiğini, plancının birleştirici, etkileşimi ve iletişimi sağlayan rolünü yine herkese erişebilen samimi üslubu ile anlatmıştı.

2004 yılı ortalarında yayınlanan Planlama Dergisi için bizi reddetmemiş, koruma konusunda kendisiyle yapmak istediğimiz söyleşiye rahatsızlığına rağmen katılmış ve yine, yeni görüşlerini, birikimlerini aktarmaktan heyecan duymuştu. “Koruma Siyasal Bir Silahtır” sözünü yazının başlığında öne çıkardık. Korumanın bir ülkenin geleceğinin güvence altına alınmasında ordunun varlığı kadar önemli ve ekonomik sosyal kültürel açılardan bir güç olduğunu savunuyordu. Günümüzde koruma konusunda en büyük gereksinimin, toplum tarafından algılanması, kabul edilmesi olduğuna değiniyordu. Koruma terimlerinin Türkçeleştirilmesinden başlayarak yabancılaşmanın azaltılmasına, yazarak-çizerek-konuşarak-yardım ederek toplumsal psikolojinin olumlu yönlendirilmesine, yerel yönetimlerin koruma sistematiği içinde ağırlık kazanarak konuyu sahiplenmeleri gerektiğine, yasal boyutta konunun sosyal ve ekonomik haklardan çok insan hakları konusu olarak ele alınması gerektiğine ilişkin açıklamalarla yine çözüme giden yolu işaret ediyordu. Koruma kurullarının kompozisyonunda farklı meslekten üyelerin koruma konusunda uzmanlaşmış olmasının ve tarih bilmesinin önemini vurguluyordu. Kurulların, Bakanlığın en önemli birimi olması, sekreteryalarının niteliğinin yükseltilmesi ve ortak birim gibi çalışmalarını gerekli görüyordu. Kurulların birbirleriyle bağlantılarının olması, rotasyonla görev yer ve konularının değişmesi, yani deneyimlerinin zenginleşmesi, yüksek kurula teknik bilgi sahibi danışmanlar kurulu niteliği kazandırılarak kurullararası birikimi gerçekten ortaklaştırmasının sağlanması, kurulların eğitim işlevini de üstlenmesi, bilirkişi yetiştirmesi yönünde önerilerini sıralıyordu. Koruma konusu koruma-geliştirme dengesine dayanıyordu. Türkiye’nin demografik dinamizmine dikkat etmek, yani ekonomi enerji vb politikalarımızın korumayan politikalar olması sorununu ve rant hastalığını sadece koruma için değil gelişme için de çözmek kaydıyla… Uygulamanın denetim altında tutulması, denetim hakkının yasalarla güvence altına alınması, bu hakkı kullanacak mekanizmaların eğitim ve deneyim gibi sosyal kapital zorluklarının aşılması gerekiyordu. Koruma planlamasının vizyonu geniş, stratejileri çok, kimliği-kişiliği farklı, koruma ve gelişmenin birarada bulunduğu bir plan felsefesini yansıttığını, bu işin ekip/takım işi olduğunu, başrolün ise plancıya ait olduğunu kararlılıkla ifade ediyordu. Ancak iyi plancılığın gerekli koşul olduğunu, yeterli koşul olmadığını, bunun için pratik deneyim gerektiğinin de altını çiziyordu.
Zamanla yarışır gibi hızlı konuşan, hızlı hareket eden o küçücük bünyesine nasıl sığdığını anlayamadığımız o büyük enerji, Anadolu gibi eşsiz ve zengin bir coğrafyanın, tarihin ve kültürel mirasın korunmasına hizmet ederken, bir tek o bünyenin sağlığını korumaya yetmedi.

Son söyleşimizde; “Koruma meselesi bir kampanyadır, çok ciddi bir kampanyadır ve burada kamu yararı bulunduğundan, çok insan katılmalıdır. Gönüllü ya da gönülsüz, nasıl olursa olsun katılmalıdır.” diyordu. Biz, gelecek nesiller gönüllü olsun isteriz. Gönüllü ve Gönül hocalı…
Saygıyla anıyoruz.



.......
TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>