Şehir planlama, kentleri yalnızca binalar bütünü olarak görmek yerine istihdamıyla, sosyalleşme alanlarıyla, ulaşım altyapısıyla dirençli, sağlıklı yaşam alanları inşa etmeye odaklanır.
Şehir planlama, kentten kopuk beton yığınları inşa etmeyi "kentsel dönüşüm" olarak tariflemek yerine insanları yerinden etmeden adil, erişilebilir, ekolojik yaşam alanlarının inşaasını önceler.
Şehir planlama, deprem anında refüjlerin, yol kenarlarının yerine erişilebilir, güvenli ve nitelikli bir kamusal alanda toplanabilmenize olanak sağlar.
Yalnızca fayların nerede ve hangi şiddetle harekete geçeceğine dair teorilere sığınmak yerine deprem öncesi var olan risklerin yönetilmesini ve en aza indirilmesini sağlar.
Fay hatlarının yalnızca ne zaman harekete geçeceği ile ilgilenmek yerine en kötü senaryoya karşı kapsamlı bir hazırlığı, yoksullar, kiracılar dahil herkes için sağlıklı ve güvenli yaşam koşullarını hayata geçirir.
Şehir planlama, her bir binanın müteahhitlerin insafına terk edilerek yenilenmesini beklemek yerine kamu bütçesiyle yapı stokuna müdahale araçlarını ve takvimini tarifleyerek kentlerin bütüncül olarak dirençli hale getirilmesini sağlar.
Doğal olayların afete dönüşmemesi için bilgi üreten; binaların çökmediği, yolların kapanmadığı, yüzbinlerin çadırlarda kalmadığı sağlıklı ve güvenli bir alanı var etmek için uğraşan bir meslek alanıdır.
Şehir planlama, günü kurtarmaz, hayat kurtarır.
Spekülatif tartışmalar yerine yurttaşlık hakkımız olan toplum yararı odaklı bir şehir planlamayı ve bu çerçevede faaliyet yürüten şehir plancılarının tutuklanmadığı bir ülke talep ediyoruz.