Etik İlkeler Özlük Hakları
ŞEHİR PLANCILARI OLARAK SUSMUYORUZ. KENT HAKKINI, KAMU YARARINI VE YAŞAMI SAVUNUYORUZ!
HABERLER
Yayına Giriş Tarihi
2025-05-14
Güncellenme Zamanı
2025-05-14 11:38:35
Yayınlayan Birim
MERKEZ

 KENT HAKKI ve KAMU YARARI İÇİN BURADAYIZ!


Şehir plancıları olarak susmuyoruz. Kamu yararını, kent hakkını ve yaşamı savunuyoruz.


1. Kamu yararını neden savunuyoruz?

Kamu yararı, ayrıcalıklı bir grubun değil; toplumun tamamının, bugünün ve geleceğin ortak iyiliğini gözeten ilkedir. Planlama bu ilkeyle; barınmadan ulaşıma, afet riskinden yeşil alanlara kadar temel hizmetleri eşit erişilebilir kılmayı, doğal ve kültürel varlıkları korumayı ve toplumsal adaleti mekana taşımayı hedefler. Kırılgan grupları dışlamayan, toplumun ortak geleceğini gözeten bir kent ancak kamu yararı esas alınarak kurulabilir.


2. Kent hakkı: Ayrıcalık değil, eşitlik talebidir

Kent hakkı, yalnızca kentte yaşamak değil; kentin nasıl üretileceğine, kimler için var olacağına dair söz hakkı talebidir. Barınma, ulaşım, kamusal alanlara erişim, katılım ve kültürel aidiyet bu hakkın temelidir ve planlama süreçleri de bu hakkın somutlaşmasını ve mekansal adaletin tesis edilmesini amaçlar. Kent hakkı, rant odaklı kentleşmeye karşı kolektif bir eşitlik ve yaşam mücadelesidir.


3. Kamu yararı baskı altında, mesleğimiz hedefte

Bugün Türkiye`de yalnızca meslek alanımız değil, mesleğimizin temel dayanağı olan kamu yararı ilkesi ve kent hakkı sistematik bir biçimde baskı altına alınmaktadır. Planlama süreçleri bilimsellikten, ortak akıldan, toplumsal katılımdan ve etik ilkelerden uzaklaştırılmakta, kentler piyasanın eğilim ve istekleri doğrultusunda şekillendirilmektedir. Kamu yararını esas alan meslektaşlarımız ise baskıyla, soruşturmayla, tutuklamayla susturulmak istenmektedir. 


4. Afetlerin değil, ihmallerin yıkımı

Biliyoruz ki 2023 Maraş depremleri yıllardır süren kurumsal ihmallerin ve siyasi tercihlerle büyütülen risklerin sonucudur. Bilimsel uyarılar göz ardı edildi, planlama yok sayıldı, imar aflarıyla izinsiz dayanıksız inşaatlar meşrulaştırıldı. Bugün İstanbul`da ve Marmara`da derin bir endişe hâkim: milyonlarca insan olası bir felaketin gölgesinde, yapısal risklerin açıkça bilindiği, toplanma alanlarının rant projelerine dönüştüğü bir kentte yaşıyor. Bu korku, önlem almayan, denetimi dışlayan, kamu yararını yok sayan politikaların doğrudan sonucudur.


5. Kent suçları; kaynak israfı ve müştereklerin gaspıdır

Planlama sürecinden koparılan, kamu yararını hiçe sayan projeler ise, yalnızca kamu kaynaklarının aktarımı ve israfı değil kentlilerin müşterek yaşam alanlarının sistemli biçimde gasp edilmesidir. Koruma alanları, kıyılar, meydanlar, yeşil alanlar ve ulaşım ağları, halkın ihtiyaçlarına göre değil sermayenin beklentilerine göre biçimleniyor, kamusal alanlar özelleştiriliyor, kamu-özel işbirliği projeleriyle kamu kaynakları özel aktörlere aktarılıyor, halkın, meslek örgütlerinin ve STK`lerin söz hakkı yok sayılıyor. Bu sadece kötü yönetim ve planlama ilkelerinden kopuş değil, kent suçlarının kurumsallaşmasıdır.


6. Ekokırım büyüyor, yaşam tehdit altında

Bugün orman alanlarında, su havzalarında, tarım topraklarında ve jeolojik olarak kırılgan bölgelerde sürdürülen projeler, doğayı ve insan yaşamını tehdit ediyor. Mega projeler, madencilik, enerji, nükleer enerji ve büyük ölçekli altyapı projeleri, toprağı, suyu ve havayı geri dönülmez biçimde kirletiyor, yerinden edilmeleri, zehirli atık birikimlerini ve ekosistem çöküşlerini beraberinde getiriyor. Bu projeler doğaya ve kuşaklar ötesi yarara karşı işlenmiş sistematik suçlardır. Yaşam hakkını ve geleceğimizi korumak adına bu tahribata karşı çıkmak, mesleki ve etik bir zorunluluktur.


7. Kentleri savunmak, yaşamı savunmaktır

Şehir plancısı, sosyal adaleti mekâna taşıyan, dayanışmayı planlayan bir özne ve aktördür. Planlama, farklı aktörlerin, çıkarların ve değerlerin bir araya geldiği bir toplumsal müzakere süreci olduğu kadar bugün geldiğimiz noktada aynı zamanda bir direniş alanıdır; rantın değil, kamunun yanında durma iradesidir. Planlama, bilimden ve halktan yana olmak; yaşamı savunmak, geleceği örgütlemektir. 


8. Mesleki sorumluluk cezalandırılamaz

Meslektaşlarımız bilimsel raporlar hazırladı, mesleki örgütlülüğün gücüyle kamu yararını savundu, dava açtı, kamuoyunu uyardı. Kentin, doğanın, parkların ve yaşam hakkının yanında durdu. Bugün ise bazıları özgürlüklerinden yoksun bırakılıyor, mesleki sorumluluklarını yerine getirdikleri için cezalandırılmak isteniyor. Bu baskılar bilimsel akla, etik sorumluluğa ve kamu adına denetim hakkımıza yönelmiş açık bir tehdittir.


9. Kamu yararı için buradayız!

Meslektaşlarımızı yalnız bırakmıyoruz. Bilimsel aklı, sosyo-mekansal adaleti, eşitliği ve müştereklerimize karşı sorumluluğumuzu savunmaktan vazgeçmiyoruz. Kamu yararı, bir tercih değil, anayasal, etik ve mesleki bir zorunluluktur. 


Şehir plancıları olarak bu sorumluluğun arkasındayız. Kamu yararı için buradayız, birlikteyiz, susmuyoruz!


TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>