KRİZİN FATURASI KAMU MÜLKLERİ İLE ÖDENEMEZ!
KAMU MÜLKLERİNİ GÖZDEN ÇIKARMAYI KRİZDEN ÇIKIŞ YOLU OLARAK GÖRMEK YENİ KRİZLER DEMEKTİR!
İktidarın eşitsizliği derinleştiren ekonomi politikaları ve rantçı uygulamaları nedeniyle ülkemizin alt ve orta gelir grupları her geçen gün daha fazla derinleşen bir ekonomik buhran ile karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu buhran, yalnızca vatandaşlar ile sınırlı kalmayıp SGK borçları ve haciz kararları ile muhalif belediyelere de yansıyor. Belediyeler ise borçlarını ödemek için bütüncül ve rasyonel politikalar üretmek yerine kamu mülklerini satma ya da kamusal alanların özel mülkiyete geçişine olanak sağlayan imar planı değişiklikleri hazırlama gibi yöntemlere başvuruyor.
Oysa bu yöntemler, kentlerimizde yaşayacağımız yeni krizlere zemin hazırlıyor.
Son dönemde İzmir`de pek çok ilçede kamu eliyle yapılan plan değişiklikleri ile mülkiyeti kamunun elinde bulunan ve imar planlarında "Sosyal Tesis Alanı", "Sağlık Tesisi Alanı" ve "Eğitim Tesisleri Alanı" gibi sosyal altyapı alanlarına ilişkin plan değişiklikleri yapıldığını ve bu alanların "ÖZEL Sosyal Tesis Alanı", "ÖZEL Sağlık Tesisi Alanı" ve "ÖZEL Eğitim Tesisleri Alanı" olarak değiştirilerek "SGK`ya devredildiğini ya da satışa konu edildiğini" görüyoruz. Her ne kadar kamu elinde bulunan bu kullanımların başına "ÖZEL" ifadesi eklenmesi bazı hukuki işlemlerde Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırı olarak değerlendirilmese de unutulmamalıdır ki aynı yönetmeliğe göre plan değişiklikleri sadece "kamu yararı" için yapılabilmektedir.
Yerel yönetimlerin sosyal altyapı alanlarına yönelik bu tutumu, meydanlar ile açık ve yeşil alanlara yönelik gerçekleştirilen plan değişikliklerinde de görülmektedir. Bu alanlarda da Park alanlarının "Rekreasyon Alanı" olarak belirlenmesine yönelik plan değişiklikleri ile Özel Proje Alanları içerisinde kurgulanmış olan meydanlarda "Ticaret - Turizm Alanı" kullanımına ilişkin plan değişiklikleri yapıldığını görüyoruz. Oysa yapılan bu plan değişiklikleri sonucunda söz konusu alanlarda mülkiyet sahipliğine konu olabilecek bir düzenleme gerçekleşmesi ihtimali bulunmakta olup bu durum ise açıkça mevzuata ve kamu yararına aykırılık taşımaktadır.
Hatırlatmak isteriz ki yerel İdarelerin asli görevlerinden biri sağlıklı, yaşanabilir ve adil kentsel çevreler yaratmak için kamu mülklerini artırmak ve bu alanlarda kamusal hizmet sunmaktır! Ancak kamu mülklerinin her fırsatta satışa konu edilmesinden sonra yerel yönetimler herhangi bir kamusal hizmet sunumu yapabilecek mülk bulamayacak, bu doğrultuda da herhangi bir kamusal hizmet sunamayacak ya da özel sektörden arsa ya da bina kiralayarak kiracı durumuna düşecektir. Bu durum ise açıkça kentlerimizde yeni krizler yaşamamıza neden olacaktır.
İktidar tarafından muhalif belediyelere yapılan mali baskıya karşı muhalif belediyelerin "kamu mülklerini" koruyan politikalar geliştirmesini ve kamu mülklerine ve kamusal alanlara ilişkin düzenlemelerini tekrardan gözden geçirmesini temenni ediyoruz.
Halkın barınma, gıda ve kamusal ihtiyaçlarına cevap vermesi için değerlendirilmesi gereken alanların özelleştirilmesine ve bu alanlarda halkın kullanımını kısıtlayan bütün düzenlemelere karşı ise gerekli hukuki girişimlerde bulunacağımızı kamuoyuna bildiriyoruz.
Saygılarımızla.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi