25 Kasım 1960‘ta, Dominik Cumhuriyeti‘nde diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler vahşice katledildi. Mirabel Kardeşler`den alınan mücadele mirasıyla kadınların yaşam hakkını savunmak, cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak ve kadına yönelik her türlü şiddete dikkat çekmek için 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü" olarak kabul edildi.
Bu 25 Kasım`a girerken de, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, patriyarkanın şiddetten uzak, özgür ve eşit yaşama hakkımıza yönelik saldırıları devam etmektedir. Aradan geçen on yıllara rağmen, kadınlar hâlâ fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel ve aile içi şiddete ve toplumsal baskıya maruz kalmakta ve kadın cinayetlerine kurban gitmektedir. Kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesinin en önemli nedenleri, derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yasal mekanizmaların yetersiz uygulanması, cezasızlık politikaları, önleyici ve koruyucu tedbirlerin uygulanmaması sayılabilir . Kadınlara yönelik temel hak ihlalleri Türkiye‘de ve dünyada yaygın bir sorun olmaya devam etmektedir. Şiddet bugün sadece kadınların bir meselesi değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorunudur ve bütün toplumun aktif rol aldığı bir mücadele alanı olması gerektiği açıktır.
Devlet, hem Anayasa hem de uluslararası yasa ve sözleşmeler gereği, kadınların eşit yurttaşlar olarak yaşamalarını, şiddetsiz bir yaşam sürmelerini, haklarının korunmasını sağlamak zorundadır. Ancak, ülkemizde uygulanan politikalar sebebiyle sayısı gün geçtikçe artan kadın cinayetleri, şiddetin mevcut düzenden beslenerek arttığını ve patriyarkanın güdümündeki toplum içinde sistematik bir şekilde uygulanmaya devam ettiğini göstermektedir.. Kadınları korumaya yönelik yasal düzenleme ve uygulamaların yetersiz olması, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının eksikliği ve yeterli eğitime ve desteklere erişimde yaşanan zorluklar gibi birçok nedenden ötürü, çözümden giderek uzaklaşılmaktadır. Ev sahibi olarak bir şehrimizle adını verdiğimiz, kadınlar ve toplumsal cinsiyet eşitliği için son derece önem arz eden İstanbul Sözleşmesi`nden çıkılması, 6284 Sayılı Kanun`un etkin bir şekilde uygulanmaması ve 2025 yılının içinde bulunduğumuz karanlığı görmezden gelen bir biçimde "Aile Yılı" ilan edilerek kadına yönelik şiddetin en çok yaşandığı yer olan ev içi alanın kutsallaştırılmasıyla, kadınların, kız çocuklarının ve LGBTİ+ bireylerin şiddete karşı daha da savunmasız hale getirildiği açıkça ortadadır.
2025 yılının ilk 10 ayında 401 kadın cinayeti yaşanmış, sadece Ekim ayında erkekler, 22 kadını öldürmüş, en az 79 kadını yaralamıştır ve 14 kız ve oğlan çocuğunu istismar etmiştir. Bu kadın cinayetlerinin %65`i, aile yılında evde gerçekleşmiştir. Kadınları evlerinde, gün ortasında, şehrin surlarında, okudukları üniversitelerde, şehrin en işlek caddelerinde, kameralarla 7/24 izlenen alanlarda, iş cinayetlerinde vahşice katleden bu düzen, şiddetin hayatın her alanında farklı biçimlerde yer aldığını göstermektedir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak biliyoruz ki, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak ve kadına yönelik her türden şiddete karşı durmak, sadece ilkesel değil, aynı zamanda odağına kamu için eşit, adil, barışçıl ve güvenli mekânların inşâsını alan şehir planlama disiplini için meslekî bir sorumluluktur.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, yalnızca 25 Kasımlarda değil, her gün hatırlanması ve hatırlatılması gereken bir insan hakları meselesidir.
Türkiye`de kadına yönelik şiddetle mücadele için kapsamlı ve bütüncül yasal çerçeveleri oluşturmanın, uygulamanın ve bu yasaların uygulanış biçimini denetleyecek mekanizmaları geliştirmenin devletin acil bir yükümlülüğü olduğunu biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi`nin imzacısı gerekliliğini ve 6284 sayılı Kanun`un çizdiği teorik ve pratik çerçevenin önemini tekrar vurguluyoruz. Faillere değil kadınlara cesaret verilmesini, cezasızlığa ve cinsiyetçi yargı pratiklerine son verilmesini istiyoruz. Erkek devletin şiddetine, erkek egemenliğine, savaşa, sömürüye, yoksulluğa karşı yaşamı savunuyoruz! Hayatlarımızı, varoluşumuzu, en temel insan haklarımızı, özgürlük ve eşitlik tahayyülümüzü hedef alan her türlü şiddete karşı, ve tek bir kadın bile şiddete maruz kalmayana kadar mücadele etmeye devam ediyoruz.
Bugün bir kez daha "Kadına Yönelik Şiddete Hayır!" diyerek daha eşitlikçi ve barışçıl bir dünya için, kadınlar için, adil ve güvenli mekânları yaratmak için mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi