Etik İlkeler Özlük Hakları
TÜM SORUMLULAR CEZALANDIRILMALIDIR
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2023-02-15
Güncellenme Zamanı
2023-02-16 11:19:24
Yayınlayan Birim
ANKARA

Tüm Sorumlular Cezalandırılmalıdır!

 

6 Şubat 2023 tarihinde ardarda yaşanan 7.8 ve 7.6 şiddetindeki depremler Türkiye`nin güneyindeki 10 ili ve Suriye`nin kuzeybatısındaki illeri doğrudan etkilemiş, kentlerin çok büyük bir kısmı yıkıma uğramıştır. Depremler on binlerce kişinin ölümüne, binlerce yapının yıkılmasına ve hasar almasına sebep olmuştur. Deprem ülkesi olarak bilinen bir coğrafyada 99 depreminden sonra hiçbir ders çıkarılmadığı anlaşılmaktadır. Aksine takip eden süreçte rant odaklı kentleşme hem politikacılar, bürokratlar ve sermaye grupları için hem de meslek insanları ve toplumun bizatihi kendisi için yerleşik bir kültür haline gelmiştir. Bu kentleşme yaklaşımı planlamanın tüm akılcılığını bir kenara bırakarak, ekonomik ve siyasi öncüllere sahip bir çıkar sisteminin dışa vurumu haline gelmiştir. 

 

Öyle ki hemen seçim öncesinde çıkarılan imar afları, politikacılar için oyları pekiştirme ve finansal kaynak aracı olurken toplum için de talep edilen bir yasalaşma ve rant edinimi sürecini ifade etmektedir. Teknik bilgiden ve planlamadan uzak bu tür bir yaklaşımın devlet eliyle sunulması ve toplum tarafından sorgusuzca kabul görmesi bizleri şu an içinde bulunduğumuz felakete doğru sürüklemiştir. Bu haliyle imar afları, deprem dirençli ve insan odaklı kentler yerine rant odaklı kentleşmenin en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Benzer biçimde mevcut hükümet döneminde başlatılan ve tüm planlama süreçlerini baypas eden kentsel dönüşüm projeleri kapsamında, kentler devlet eliyle sağlanan yasal ve yönetsel imtiyazlar ve istisna mekanizmaları ile sermayeye sunulmuştur. Böylelikle planlamanın gerektirdiği zemin ve yapılaşma sınırlılıkları göz önünde bulundurulmaksızın kentler kontrolsüzce inşaat faaliyetlerine kurban edilmiş, kamu yararını sağlama amacından/misyonundan uzak ve kontrolsüz bir şekilde gelişmiştir. 

 

Özellikle son 20 yılda kentleşme adına benimsenen rant odaklı yaklaşım ile kurumlar yeniden yapılandırılmış, yasalar sınırsızca değiştirilip dönüştürülmüş ve hatta kimi zaman yok sayılmış, nitelikli uzman personeller atıllaştırılmış ya da baskı altına alınmış, tüm denetleme mekanizmaları işlevsiz bırakılmıştır. Böylesi yukarıdan başlayan bir yapısal bozulma toplumun tabanına kadar sirayet ederek kentleri bir ekonomik ürüne dönüştürmüştür. 

 

Bugün yaşanan facia çok boyutlu ve çok aktörlü bir etik problemin somut sonucudur. Politikacıların, merkezi ve yerel idarelerin, mühendis, mimar ve şehir plancılarının, hukukçuların, inşaat şirketlerinin ve toplumun etik anlayışındaki zafiyet dramatik bir biçimde  ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yaşanan felaketin sorumluları yalnız küçük bir grup ile sınırlandırılamaz. Özellikle siyasetçi ve idarecilerden başlayarak tüm sorumluların hesap vermesi gerekmektedir. 

 

Yaşadığımız Facia Bilim ve Planlama Karşıtı Bir Rejimin Sonucudur! Tüm Soruşturmalar Buradan Başlamalıdır!

 

Merkezden yerele kadar tüm kamu kurumlarının liyakat, önlem alma ve denetleme sorumluluğunu ihmal etmeleri neticesinde hiç yaşanmaması gereken, tamamen önlenebilir can ve mal kayıpları, ülkemizde maalesef had safhada yaşanmaktadır. Yaşanan son depremde, kaçmaya çalışan müteahhitlerin ön plana çıkarılması, doğaüstü bir olay yaşanmış algısı yaratılmaya çalışılması da kamunun bu ihmallerini görünmez kılma çabasıdır! Zemin etüdünü yapandan, plan ve projesini çizene, yapı denetim şirketinden, kontrol eden kurumuna ve her fırsatta imar barışı çıkaranlara kadar soruşturmalar genişletilmeli, her aşamada inceleme yapılmalı, deliller karartılmamalıdır. 

 

Bu suçlar yıllardır tüm ülkede işlenmekte, adına da kader denilmektedir. 

 

İhlaller ve ihmallerle dolu bir sürecin en son adımı olan yapım aşamasında sadece malzemeden çalan müteahhitler yargılanmakta, kent suçlarının diğer adımları ve ortakları soruşturmalara dahil edilmemektedir. Depremin yıkıcı etkilerinin yaşandığı illerimizde soruşturmaların başladığı ve Adalet Bakanlığı tarafından Deprem Suçları Soruşturma Büroları`nın kurulduğu ifade edilmiştir. Bu suç tüm kentlerimizde yıllardır işlenmektedir. 

 

Soruşturma Büroları öncelikle deprem bölgesinde, akabinde kapsamı tüm kent suçlarını içerecek şekilde genişletilerek tüm kentlerimizde kurulmalıdır!

 

İmar ve kentsel dönüşüm mevzuatı başta olmak üzere, bilimden ve kamu yararından uzak rantı ve sermaye talebini odağına alan değişimlerle son 20 yılda kentlerimiz kontrolsüz bir biçimde gelişmiştir. Son yıllarda yaşadığımız göç krizi, pandemi, taşkınlar, orman yangınları, maden faciaları ve depremler göstermiştir ki kentleri şekillendiren yapılar ve giderek sayıları ve büyüklükleri azalan kamusal alanlar, niteliksizleşmekte, halk sağlığını ve kentsel yaşam kalitesini tesis etmekten uzaklaşmaktadır. Hatta bu anlayışla kurgulanan mekansal organizasyonlarda can ve mal güvenliği göz ardı edilmektedir. Kamu yararını ve bilimi esas alan planlama çalışmalarının göz ardı edilmesi, politikaların tamamen sermaye talepleri doğrultusunda geliştirilmesi ve kamunun halk adına yapması gereken denetimleri askıya alması, ihmal etmesi neticesinde meydana gelmiş, adeta önü açılmıştır. Şimdi ise toplumsal adaletin tesis edilmesi için soruşturma bürolarının etkin, kapsamlı, detaycı, bilime uygun ve şeffaf şekilde işletilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

 

Acil bir şekilde tüm yapı stoğu değerlendirilmeli ve bu kapsamda gerekli hallerde güçlendirme çalışmaları yapılmalı, orta ve uzun vadede ise hem şehir planlama biliminin hem ilgili mevzuatın gerektirdiği analizlerle, kamu yararını esas alan kent planları üretilmeli ve buna dayanarak kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilmelidir. 

 

Kent suçları, ayrılan düşük bütçeler, yetersiz analizler ve kısa sürelerle imar planlarının üretilmeye zorlanmasıyla başlamaktadır. Ortak faydayı, kamu yararını göz ardı ederek, kişisel çıkarları esas alarak, kamusal alanların yok edilmesiyle ya da doğrudan özelleştirilmesiyle gerçekleşmektedir. Bütüncül kent planları her ay onlarca değişiklikle delik deşik edilmektedir. Bu işlemler yeterli teknik bilgiye sahip olmayan meclis üyeleri tarafından, kendi teknik personellerinin karşıt görüşlerine, tüm uyarılara ve mahkeme kararlarına rağmen onay verilmektedir. Bazen tüm bu adımlar tek seferde Cumhurbaşkanı ya da Bakanlıklar tarafından tek kararla da gerçekleştirilebilmektedir. Hatta denetlenmemiş olan binlercesi ‘af` ile tek seferde de onaylanabilmektedir.  

 

Müteahhitler yetmez, tüm sorumluların cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız! 

 



 

  • Deprem bölgesinde acil olarak geçici yerleşim alanları kurulmalı, afet bölgesi tedbirleri alınarak depremzedelerin daha fazla acı çekmesi önlenmelidir.
  • Bilimsel, kapsamlı planlama çalışmaları başlatılmalı, daha önceki örneklerde olduğu gibi salt yoğunluk artışlarından ibaret değişikliklerle geçici çözümlere girişilmemelidir. Depremlerin çözümü kısa vadeli değil uzun vadeli planlanmalıdır.
  • Soruşturma Büroları kurulacaksa öncelikle deprem bölgesinde, daha sonra kapsamı tüm kent suçlarını içerecek şekilde genişletilerek tüm kentlerimizde kurulmalıdır!
  • Acil bir şekilde tüm kentlerimizdeki yapı stoğu gerekli testlerden geçirilmeli; sorunlu yapıların müteahhiti, ilgili meslek sahipleri ve denetimini yapan kişiler ve kurumlar yargılanmalıdır!
  • Orta ve uzun vadede hem şehir planlama biliminin hem ilgili mevzuatın gerektirdiği analizlere dayanan planlama çalışmaları yapılmalı ve buna dayanarak yeniden yapılanma çalışmaları hayata geçirilmelidir. 

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi

 

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>