Etik İlkeler Özlük Hakları
DÜNYAYA VE YAŞAMA DAİR SÖZÜMÜZ VAR! YAŞASIN 8 MART!
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2023-03-08
Güncellenme Zamanı
2023-03-08 13:09:13
Yayınlayan Birim
ANKARA

1857 yılının 8 Mart günü, New York‘ ta bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçilerin; eşit işe eşit ücret, günde sekiz saat çalışma, doğum izni gibi insanca yaşama ve çalışma koşulları için başlattıkları eşitlik mücadelesinden tam 166 yıl sonra hala aynı haklar ve daha fazlasının peşindeyiz.
 
Kadının sürekli mücadele içinde olduğu erkek egemen sistemi; toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve insan hakları sorunlarının, toplumdaki sömürünün, her türlü şiddetin, eşitsizliğin ve yoksulluğun artmasına neden olan sistemden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu sistem değişmeden kadınların sorunlarına çözüm bulmak da mümkün olmayacaktır. Bu çözüm sürecinde cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılması; toplumsal adaletin sağlanması, eşit birey ve toplum oluşumu için kritik bir öneme sahiptir.

Ev içinden başlayarak kentsel kamusal mekana kadar genişleyen ve kadını tahakküm altına alan, haklarını kısıtlayan, ihtiyaçlarını görmezden gelen mevcut yapı içerisinde kadınlar sistemin getirdiği yükün çok büyük bir bölümünü taşımaktadır. Ev içine hapsedilmeye çalışılan kadın olağan gündelik yaşamın içerisinde ve pandemi ya da deprem gibi kriz dönemlerinde toplumsal sorumluluğun en ağırını sürekli olarak göğüslemektedir. Kamusal özne olabilmek için direnen kadın ise işyerinde, sokakta, meydanda türlü türlü güvensiz, ötekileştirici ve aşağılayıcı muameleye maruz bırakılmaktadır. Herşeye rağmen birer aktif özne olarak birey, meslek insanı ve yurttaş olmaktan asla vazgeçmeyen biz kadınlar, var olma mücadelemizi daha iyi bir toplum inşa edene kadar sürdüreceğiz.

Kent nüfusunun neredeyse yarısı olarak, kentte ve toplumda böylesine önemli bir rolü olan biz kadınlar ne yazık ki karar alma süreçlerine dahi tam ve eşit şekilde katılamamakta,  seçilmiş ve atanmış yerel yöneticilerin planlama ve yönetim sürecinde ötekileştirilmekte ve göz ardı edilmekteyiz. Yerel yönetimler tarafından uygulamaya geçirilen şehir planları ne yazık ki biz kadınların gereksinimleri göz önünde bulundurulmadan gerçekleştirilmekte; konut, güvenlik, ulaşım, eğitim, sağlık ve sosyal hayat gibi yaşamın her alanında alınan kararların biz kadınları doğrudan etkilediği göz ardı edilmektedir. Politika ve plan yapım süreçlerinde ortaya konan bu kararlar yaşamlarımızı kolaylaştırmamakta aksine kadınları sistematik olarak kentsel kamusal yaşamdan ev içine doğru ötelemektedir. 

Yaşamın normal seyrini değiştirerek insan faaliyetlerini durduran, başta fiziksel ve ekonomik olmak üzere çeşitli kayıplara yol açan, toplumun kendi imkânları ile üstesinden gelemeyeceği, teknolojik, insan kaynaklı veya doğal olayların sonuçları olan afet ortamları en çok toplumun dezavantajlı gruplarını etkilemektedir.  Bu gruplara dahil olan biz kadınların da son yaşanılan afetten en çok etkilenen kesimlerden biri olduğu gerçeği aşikardır. Afet ortamlarında ruhsal ve fiziksel sağlığımızı olumsuz etkileyen etmenlerin başında kendi temel ihtiyaçlarımızdan feragat ederek yaşlı ve çocuk bakımını üstlenme, yemek yapma, çamaşır yıkama vb. ev işlerinin sorumluluğu altında ezilme, bunun üzerine gittikçe katlanan temizlik, hijyen ve güvenlik kaygısı da eklenmektedir. Yapılan birçok çalışmada kadınların afet sırası ve sonrası süreçte beden sınırlarını ihlal eden fiziksel ve sözlü şiddet vakalarına uğrayabildiği; güvenlik problemleri ile yüzleştikleri belirtilmiştir. Bugün, 6 Şubat`ta yaşanan depremlerin üzerinden bir ay geçmesine rağmen afet bölgesinde halen barınma, hijyen ve tuvalet gibi temel ihtiyaçlar bir sorun olarak devam etmekte, burada hayata tutunmaya çalışanlar ve özellikle kadın ve çocuklar için bu sorunlar her geçen gün derinleşmektedir. Kentlerini terk etme imkanı olmayan ya da kentlerini terk etmek istemeyen depremzedeler için en temel insani ihtiyaçlar bir an önce karşılanmalı, kadınlara özgü sorunlar için ivedilikle çözümler üretilmeli, geçici barınma merkezlerinde çamaşırhane, sosyal hizmet alanları, eğitim alanları ve psikolojik destek birimleri; ihtiyaç olan bölgelerde seyyar hijyen alanları oluşturulmalıdır.  

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının tek başına bir birey olarak var olduğu ve kabul gördüğü, özgürlüğünün ve haklarının kısıtlanmadığı, şiddetin ve istismarın önlendiği, cinsiyetçi politikaların ve uygulamaların olmadığı, barışın sağlandığı kentler ve dünya istediğimizi, tüm bunlar için haklı mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiririz.

Mücadelemizi büyütmek için, tüm kadınları meydanlara ve sokaklara çağırıyoruz.

İstanbul Sözleşmesi`nden Vazgeçmiyoruz!

Yaşasın 8 Mart!

 

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi

 

TMMOB Kadın Çalışma Grubu Etkinlik Programı:

8 Mart Çarşamba

Saat 17.00 Adalet Nöbeti için Mimarlar Odası`nda toplanma

Saat 18.30 TMMOB önünde basın açıklaması

Saat 19.00 Gece Yürüyüşüne katılım (Sakarya Meydanı)


 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>