Yıllardır içinde bulunduğumuz çoklu kriz dönemi ve kaybettiğimiz canlar, dağılan hayatlar ve enkaza dönen kentlerle bu baharı, 1 Mayıs`ı karşılıyoruz. Bu uzun dönemde siyasal iktidar devletin tüm kurumlarını sermaye lehine sınırsızca seferber etmiş, hukukun ve kurumların içini boşaltmış, kamu görev ve sorumluluklarını terk etmiş, kamu yararını savunan tüm kesimleri cezalandırmak ve susturmak için elindeki tüm kurumları, medya kanallarını ve adalet sopasını kullanmıştır. Yıllardır kamucu politikalara dönülmesi için çağrılarda bulunan, kamu yararına aykırı uygulamalara karşı mücadele eden meslek örgütlerimiz ise tehditlere maruz kalmış, hedef gösterilmiş, siyasi talimatlarla verilen hukuksuz tutuklamalarla sesi kısılmaya, rehin alınmaya çalışılmıştır.
Hem Ankara`da hem de ülkemizde yıllardır rant değerine ve adaletsiz dağıtımına dayanan kentleşme politikaları hakim olmuş, bu politikalar kentsel hayatı niteliksizleştirmiş, kentlerimizin ise her doğa olayı karşısında daha kırılgan olmasına neden olmuştur. AKP iktidarı ana dayanaklarından biri olan rant ve inşaat politikalarını ‘denetimsizlik` ilkesiyle taçlandırmış, doğayı yağmalayıp, peşkeş çekerken kentlerimizi birer can pazarına dönüştürmüştür. Kamunun denetleme yetki ve sorumluluğu, yine bu uygulamaları gerçekleştiren inşaat firmalarına bırakılmış, sermayeye terk edilmiştir. Barış adı altında çıkardığı imar affında ise, ülkemizde bugüne kadar uygulanmış olan imar aflarının içinde en korkunç biçimini üretmiş, yapıların tüm sorumluluğunu maliklerine yükleyerek devletin asli unsuru olan denetim mekanizmalarını tamamen terk etmiş, kamu yararı kavramını yok saymıştır.
Her alanda sermayenin insafına terk edilmiş, yatırımlarına kolaylaştırıcı ve karlarına garantöre dönüşmüş kurumlar ile bugünkü formunu almış olan kentlerimiz, asfalt ve betondan ibaret kontrolsüz bir şekilde büyürken, bu politikaların en korkunç sonucunu 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde göstermiştir.
Krizler, Afetler, Acılarımız, Öfkemiz…
İktidarın önce kaderine terk ettiği deprem bölgesi, kamu kaynaklarını yandaşlara aktarma projeleriyle hızlıca yatırım alanına çevrilmiştir. Şehir ve bölge planlama bilimi ve ilkelerinden uzak, meslek alanımızı dışlayan uygulamalar sonucu enkaza dönüşen kentlerimiz iktidar tarafından karalama kağıtlarında yer seçimi yapılarak ve yandaş firmalara milyarlarca liralık ihaleler verilerek ayağa kaldırılma şovuna sahne olmuş, depremler devam ederken dahi inşaatların bir kısmına başlanmış ve sürmektedir. Yine tüm uyarılara, karşı çıkışlara rağmen birkaç karar verici ve yandaş müteahhitlerce bu karar verilmiştir. Tüm kayıpların ve deprem sonrasında yapılan bu israfın tek sorumlusu iktidardır.
Sermayenin karını değil, halkın yararını, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını önceleyen, bu yüzden de göz ardı edilen mesleğimiz, mücadelemiz, işimiz, muktedirlerin susturmaya çalıştığı sesimiz, emeğimiz.
Odamız emeği sömürülen, kenti talan edilen, yaşam alanı, geleceği ranta, yatırıma dönüşen ve her bağlamda giderek yoksullaşan emekçi halkımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmuş, bunun için mücadele etmiştir. Afetlere karşı dirençli, barınmanın erişilebilir, bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar için sosyal ve teknik altyapısının yeterli olduğu, yaşamın güç değil keyifli olduğu kentlerin temel unsurunun planlama olduğunu her seferinde merkezi ve yerel yönetimlere hatırlatmış, aksi tüm uygulamaların karşısında durmuştur.
Toplumun küçük bir kesimi zenginleşirken, geçinmenin, barınmanın imkansız hale geldiği, iyice ağırlaşan ekonomik koşullarda, on binlerce canımızı kaybettiğimiz, milyonlarca insanımızın hayatını etkileyen deprem ve enkaza dönen kentlerimizle genel seçimlere giriyoruz. Kamu yararı odaklı, insanı, doğayı ve yaşamı önceleyen planlama biliminin önemini kavrayan bir döneme gireceğimizi umut ediyoruz. Seçim sonrasında olası iktidar kompozisyonu nasıl şekillenirse şekillensin, kamu yararını savunmaya, mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi biliyoruz. Mesleğimiz, aklımız ve emeğimizle emekçi halkımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını hayata geçirebileceğimize, tüm kentlerimizi dirençli, sağlıklı, yaşanabilir yaşam alanlarına dönüştürebileceğimize, enkaza çevirdikleri kentlerimizde umudu yeşertebileceğimize inanıyoruz!
Bu 1 Mayıs`ta da tüm meslektaşlarımızı ve öğrenci arkadaşlarımızı bizim olan kentleri, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızı savunmaya, mücadelemize devam edeceğimizi haykırmaya, hep beraber umudu yeşertmeye, Tandoğan Meydanı‘ndaki Şehir Plancıları Odası kortejine çağırıyoruz!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın devrimci dayanışmamız!
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi
Buluşma: 11.00 AKM, Ulaştırma Kavşağı (ABB Yanı)
Miting: 13.30 Tandoğan Meydanı
