Etik İlkeler Özlük Hakları
23. YILDÖNÜMÜNDE 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ’NDEN HALEN ÇIKARIL(A)MAYAN DERSLER
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2022-08-17
Güncellenme Zamanı
2022-08-17 14:07:09
Yayınlayan Birim
İSTANBUL
23. YILDÖNÜMÜNDE 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ`NDEN HALEN ÇIKARIL(A)MAYAN DERSLER
 
Cumhuriyet tarihimizin en yıkıcı ve etkileri uzun yıllar hissedilen afetlerinden birisi olarak kayda geçen 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden tam yirmi üç yıl geçti. Hatıralarımızda ağırlığını taşımaya devam ettiğimiz 17 Ağustos gününden çıkarıl(a)mayan derslerle birlikte büyük bir bilinmezliğe doğru ilerlemekteyiz.
 
Afete karşı dayanıklı kentlerin oluşturulmasına yönelik atılan adımların eksikliğinin yanında planlama, mühendislik ve toplum bilimleri açısından büyük öneme sahip afet yönetimi ve afetle mücadele ile ilgili de gerekli ve yeterli adımlar henüz atılabilmiş değildir. 17 Ağustos ve sonrasında yaşanan acı tecrübelerden ders çıkarılarak bu alanların bilimsel ve teknik boyutlarıyla siyaset ve kentsel ranttan arındırılarak ele alınması zorunludur. Birçok başka afeti de deneyimlediğimiz yirmi üç yıldan bu yana bu kavramların siyaset ve kentsel ranta giderek daha fazla konu edildiğini gözlemlemekteyiz. Toplumun bütün kesimlerini yakın olarak ilgilendiren böyle bir sorunun belli sosyo-politik çıkarlar gözetilerek çözülmeye çalışılması tüm yurttaşları ve kentlerimizi geri dönülemez zararlara sürüklemekte ve geleceğimizi tehlikeye atmaktadır.
 
Yıkıcı bir deprem ve diğer afet riskleriyle karşı karşıya olan Marmara Bölgesi ve özellikle İstanbul`da bilimsel ve teknik açıdan sorunlu, kamu yararına hizmet etmeyen, toplumsal yaşamı ve can güvenliğini tehlikeye atan, rant odaklı siyasalar üretilmeye devam edilmiş, bu süreçte kamusal açık ve yeşil alanlar, afet toplanma alanları, askeri alanlar, orman alanları, kıyılar, tarım ve mera alanları, mevzuat da bu yönde araçsallaştırılmak suretiyle, hızla özelleştirmeye konu edilmiştir. 
 
Afetle mücadelenin en önemli aracı olarak sunulan 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve bu kanunun yönetmeliğinde yer alan riskli alan/yapı ve rezerv yapı alanı gibi kavramların, 2018 yılında iktidar eliyle yürürlüğe sokulan ve yasadışı, sağlıksız yapılaşmayı kalıcı hale getiren imar barışı gibi uygulamaların afetlerle mücadele gibi bir kaygı güdülmeden, yalnızca inşaat sektörünün önünü açan, kamu yararı yerine özel yararı hedef alan bir politikanın araçları haline getirildiği ortadadır. 
 
Planlı ve güvenli yapılanma hedefinden tümüyle uzak bu uygulamalar toplumumuzu ve kentimizi daha karanlık, çarpık ve nefes alamaz hale getirmektedir. Bilimden, planlamadan ve hukuktan uzak uygulamaların İstanbul, İzmir, Van, Elazığ ve ülkemizin nice kentlerindeki acı sonuçları ve bu sonucun sorumluları ortadadır. 
 
İstanbul`un 2009 onanlı ve Kent Anayasası olarak tanımladığımız üst ölçekli planı bu süreçte defalarca delinmiş, mega projeler ve ayrıcalıklı imar hakları getiren binlerce plan tadilatı ile Kuzey Ormanları, kıyılar, afet toplanma alanları, kentin tarım ve mera alanları, askeri alanları ve elde kalan son kamu arazileri üzerinde deprem bahanesiyle lüks siteler, rezidanslar, alışveriş merkezleri, turizm alanları inşa edilmiş ve edilmeye devam etmektedir. Küçükyalı  ve Zincirlikuyu Karayolları arazileri, Etiler Polis okulu arazisi, Zeytinburnu Tank Fabrikası, Baransel Kışlası, Galataport, Kanal İstanbul projesi ve daha niceleri gibi tamamlanmış, devam eden ya da yeni başlayan, afeti odağına almayan, özel yarar güden projeler gibi birçok proje, açıkça göstermiştir ki, bugüne dek merkezi ve yerel yönetimlerin afetle mücadele gibi bir önceliği oluşmamıştır. 
 
Yirmi üç yıldan bu yana yaptığımız çağrıyı, bugün bir kez daha yineliyoruz: iktidarı ve yerel yöneticileri bir kez daha bilimden, teknik bilgiden, planlamadan ve hukuktan yana olmaya davet ediyoruz. Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkımızı müdafaa etmeye, kentlerimizi güvenli ve afetlere dayanıklı hale getirmeye dair çağrılarımızı yinelemeye ve yaşanabilir kentlere dair mesleki sorumluluklarımız kapsamında, hukuksuz, özel yarara hizmet eden planlama ve kentleşme süreçleriyle mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha yüksek sesle tekrarlıyoruz.
17 Ağustos 1999 günü gerçekleşen deprem neticesinde hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımızı buradan saygıyla anıyor, bu acı kaybın bir kez daha yaşanmamasına dair temennimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
 
Saygılarımızla,
 
TMMOB Şehir Plancıları Odası 
İstanbul Şubesi

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>