"Selamlar, sevgiler değerli dostlar.

Bu tümceyi çokça duyduk; zor günlerden geçiyoruz. Bu zor günlerde sergimizin adına İzdüşü(m) dedik. Çünkü yaşadığımız zor günler hep belli siyasaların izdüşümü olarak karşımıza çıktı, zor günler başka zor günlerin izdüşümü oldu.

Bugün Suruç Katliamı üzerinden 1,5 yıl geçti. Devrimci gençleri yitirdiğimiz o günden bu güne ülkemiz, kentlerimiz defalarca benzeri bombalı terör eylemleriyle karşı karşıya kaldı. Bütün bu eylemler mevcut hükûmetin terör örgütleriyle kurduğu yanlış ilişkilerin izdüşümü olarak bizlerin hayatını zindan etti. Bu olaylar neticesinde zaman kavramımızı da yitirdik belki, Suruç Katliamı`nın birinci yıl dönümünde; "Bu kadar kötülük nasıl olur da bir yıla sığar?" diye düşünmüştüm, bu curcunanın zihinlerimizdeki izdüşümlerinden sadece birisi. Bütün bu saldırıların doğrudan hayatlarımıza izdüşümleri oldu, toplumsal yaşama dâhil olmaya çekinir olduk, kentlerimizin sokaklarından, meydanlarından çekilir olduk; bir araya gelmekten çekinir olduk. Buraya bile gelirken; "Acaba nasıl güvenlik önlemleri alınmıştır?" diye düşündük hepimiz, zira sergimizin yapılacağı üst kattaki salonda bir ay önce bir diplomatın bedeni muktedirlerin yanlış dış politikalarının izdüşümü olarak yerde yatıyordu.

Hükûmetin bir tarikatla kurduğu yanlış ilişkiler başkentimizin üstünde jetler, caddelerinde tanklar olarak izdüştü. Sonrasında siyaset arenasında açılan alanın izdüşümü, OHAL`ler, hukukun askıya alınması, tutuklamalar, işten atmalar olarak hayatımıza girdi. Bu hukuksuz süreçte Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Deniz Kimyon da dâhil olmak üzere birçok dostumuz kamu görevlerinden atıldılar.

Açılan siyaset alanı başkanlık hayalleri olarak karşımıza çıktı. Bu hayallerin izdüşümünde, parlamenter demokrasinin yıkımı, daha kırılgan bir ekonomi, daha kutuplaşmış bir toplum, sürekli bir OHAL hali, daha faşist bir rejimle karşı karşıya kalacağımızın tahminini yapmak hiç zor değil.

Fakat bütün bu zor günlerde düşlemekten vazgeçmemek için sergimizin adındaki ‘m` harfi parantez içinde. "Hayal gücü iktidara" diyen dostlarımızın ışığında düş kurmaktan vaz geçmedik çünkü. Ve bu düşlerimiz öyle bulutlara bakarak kurduğumuz düşler değil. Bütün bu somut tablonun izleri üzerine kuruyoruz düşlerimizi. Bütün bu zorluklara rağmen biliyoruz ki karanlık zihinler değil, aydınlık düşler kazanacak; biz kazanacağız. Bunu tüm kalbimle inanarak söylüyorum.

Ayrıca sergimize ürün yollayarak katkı koyan bütün dostlarımıza çok teşekkür etmek isterim.

Şimdi Cumhuriyet Devrimi`nin, ideolojisinin izdüşümü olarak mekansallaşan, somutlaşan Güvenpark`ı ve Güven Anıtı`nı anlatan "Taştaki İz" belgeselini izleyeceğiz.

Hepiniz hoş geldiniz. Saygılar…"