Etik İlkeler Özlük Hakları
DŞG 42 | GÖÇ MEKAN SİYASET (2018)

Çağrı Metni

 

Tarih boyunca insanlar, gerek küresel ölçekteki paylaşım savaşları, gerek ulusal ölçekte gerçekleşen çatışma durumları, gerekse de deneyimlenen ekolojik krizler gibi sebeplerle yaşadıkları yerlerden ayrılarak farklı coğrafyalara göç etmek zorunda kalmıştır.

Sanayi Devrimi sonrasındaki gelişmelerle göç olgusu yeniden biçimlenmiş ve kırsal alandan kentsel alanlara yaşanan göç, kentleşme ve planlama süreçlerini etkileyen başlıca unsur olmuştur. Kırdan kente göç, gelişmekte olan ülkeler için günümüzde neoliberal süreçler ve tarım politikaları aracılığıyla önemli bir sorun olmayı sürdürmektedir. Siyasi ve iktisadi tercihler, sermayenin talepleri eşitsiz mekansal gelişime neden olarak, sermaye birikiminin mekansal odağı kent merkezlerini ve özellikle metropolleri öne çıkarmakta, göçün yalnızca kırdan kente değil aynı zamanda farklı gelişmişlik düzeyine sahip coğrafi bölgeler arasında da gerçekleşmesine neden olmaktadır. Doğal alanların tahribatı ve ekolojik dengenin bozulması ise bu sürecin hem  sonucu hem de yaşam alanları yok edilen nüfusun göçünün temel nedenlerinden birisidir.

Bu süreçte sermayenin alanların özgünlüklerini ve alan kullanıcılarını dikkate almayan talepleri, toplumsal grup ve sınıfların kent içinde yer değiştirmesine neden olmakta, yeni kentsel sorunlar/dinamikler ortaya çıkarmaktadır. Siyasetin plan bütünlüğünden kopuk, rasyonel olmayan, dengesiz ve eşitsiz büyümeye neden olan yeni birikim alanları yaratma çabaları, "yer"lerin özgün niteliklerinin-olanaklarının tek tipleşmesine, farklı toplumsal grupların ihtiyaçlarına cevap veremeyecek şekilde dönüşmesine neden olmaktadır.

Ulusal ya da uluslararası ekonomik ve siyasi politikalarda meydana gelen değişimler, kimi zaman krizleri aşmaya yönelik önlemler içerir, kimi zaman da krizleri oluşturan faktörlerin kendisi olurlar. Bu gibi dönemlerde, karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, zorunlu hareketliliklerdir. Son yıllarda Orta ve Yakın Doğu coğrafyasında yaşanan siyasi istikrarsızlıklar; savaş, açlık, güvenlik vb. sorunlar nedeniyle, artık kendi ülkelerinde barınamayan insanların sınırlar aşarak başka ülkelere göç etmesi bunun en yakın örneklerinden birisidir. Türkiye, Avrupa`ya açılan bir geçiş ülkesi olarak mülteci sorunundan en çok etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Yine ulusal ve uluslararası politikalar nedeniyle, Türkiye aynı zamanda kalıcı iskanın da olanaklı olduğu bir ev sahibi ülke olarak kentlerini ve kentsel yaşamını göç eden yabancılara açmıştır. Özellikle Suriye`de yaşanan savaş ve çatışma ortamı nedeniyle ülkemize sığınan mültecilerin yarattığı haraketlilik, ülkemizin en önemli gündem maddelerinden ve çözüm üretilmesi gereken sorun alanlarından birisi haline gelmiştir. Göçün neden olduğu bu zorunlu bir arada yaşam pratikleri, çok boyutlu yaklaşılması gereken sosyo-ekonomik-mekansal bir değişim-etkileşim ortaya çıkarmıştır.

Ekonomik ve siyasi krizlerin yanı sıra doğal kaynakların bilinçsiz tüketimi ve bunun sonucunda yaşanan iklim değişikleri de göç olgusunu tetikleyen önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin artarak hissedildiği coğrafyalarda siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar baş göstermekte, kitlelerin toplu biçimde yer değiştirmesine neden olmaktadır.

Dönemsel ya da coğrafi olarak farklılaşan karmaşık toplumsal, ekonomik, kültürel birikimlere sahip kentsel mekanlarda değişen dinamikler içerisinde oluşan kriz ortamlarında, kentsel ve bölgesel planlama gibi araçların sorunlara çözüm üretme ya da krizleri yönetebilme kabiliyetine sahip oldukları söylenebilir. İktisadi, sosyal, mekansal, ekolojik kriz süreçlerinde ülkeler, kentler ve toplumlar kapitalist düzenin ortaya koyduğu tek taraflı çözüm reçetelerinden ciddi biçimde etkilenmektedirler.

Bu nedenlerle, siyasi karar çevresinin ürettiği politikalar ile şekillenen, kentsel alanlarda çok boyutlu etkileri olan ve ülkemizde en önemli gündem başlıklarından biri haline gelen göç olgusunu tartışmak üzere, bu yıl düzenlenecek olan Dünya Şehircilik Günü 42. Kolokyumu`nun başlığı; GÖÇ - MEKAN - SİYASET olarak belirlenmiş, sunulacak bildirilerin Göç, Mekan ve Siyaset kavramlarının ara kesitlerinde konumlanması ve bu üçlü ilişkiyi ele alan, çözümleyen, açıklayan, eleştiren ve çözüm öneren içeriklere sahip olması beklenmektedir.

Sunulacak bildirilere açılım sağlaması açısından temel konular şu şekilde belirlenmiştir:

- Nüfus Hareketliliği, Yer Değiştirme Nedenleri, Emek Piyasaları ve Planlama

- Sermaye Hareketliliği, İktisadi Siyasalar ve Krizler

- Göç, Toplumsal Refleksler ve Mekansal Sonuçlar

- Göç, Bölge, Sınır ve Mekan Sorunu

- İklim Değişikliği, Doğa Olayları, Ekolojik Krizler, Göç ve Planlama

- Yasal Düzenlemeler, Merkezi/ Yerel Yönetimler ve Göç

- Göç, Ötekiler ve Mekansal Adalet

- Göç, Sosyal, Kültürel ve Mekansal Bütünleşme , Kimlik ve Aidiyet

- Kent Mülteciliği / Mültecilerin-Göçmenlerin Yaşam/ Kent Hakkı, Birlikte Yaşam Sorunları, Dayanışma Ağları

- Toplumsal-Mekansal Hareketlilik, Kalıcılık

- Yerinden Edilme, Mülksüzleşme ve Zorunlu Göçler, Göçün Değişen Niteliği

- Edebiyatta ve Sanatta Göç-Mekan

Bildiri özetleri; Bilim Kurulu tarafından kolokyum temasına uygunluk, özgünlük, amaç, yöntem, kapsam ve sonuç (veya bulgular)  üzerinden değerlendirilecek olup, özetlerin en az 1000 kelime ve en fazla 1500 kelime içermesi beklenmektedir. Özet göndermek isteyenlerin metinlerini kolokyum@spo.org.tr adresine 20 Temmuz 2018 tarihine kadar göndermesi rica olunur.


 

Konular

 

Sunulacak bildirilere açılım sağlaması açısından temel konular şu şekilde belirlenmiştir:

- Nüfus Hareketliliği, Yer Değiştirme Nedenleri, Emek Piyasaları ve Planlama

- Sermaye Hareketliliği, İktisadi Siyasalar ve Krizler

- Göç, Toplumsal Refleksler ve Mekansal Sonuçlar

- Göç, Bölge, Sınır ve Mekan Sorunu

- İklim Değişikliği, Doğa Olayları, Ekolojik Krizler, Göç ve Planlama

- Yasal Düzenlemeler, Merkezi/ Yerel Yönetimler ve Göç

- Göç, Ötekiler ve Mekansal Adalet

- Göç, Sosyal, Kültürel ve Mekansal Bütünleşme , Kimlik ve Aidiyet

- Kent Mülteciliği / Mültecilerin-Göçmenlerin Yaşam/ Kent Hakkı, Birlikte Yaşam Sorunları, Dayanışma Ağları

- Toplumsal-Mekansal Hareketlilik, Kalıcılık

- Yerinden Edilme, Mülksüzleşme ve Zorunlu Göçler, Göçün Değişen Niteliği

- Edebiyatta ve Sanatta Göç-Mekan

Kurullar

 

BİLİM KURULU

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Asuman TÜRKÜN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Melek GÖREGENLİ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Murat ERDOĞAN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Prof. Dr. Ruşen KELEŞ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Didem DANIŞ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Hayat ZENGİN ÇELİK

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Mustafa Kemal BAYIRBAĞ

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. N. Aydan SAT

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Sultan ARAP

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Şebnem GÖKÇEN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Dr. Cavidan SOYKAN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Dr. Erhan KURTARIR

Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Ebru ÇUBUKÇU

Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. E. İpek ÖZBEK SÖNMEZ

Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Sibel ECEMİŞ KILIÇ

Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Seda Ç. HOVARDAOĞLU

Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Nilgün GÖRER TAMER

İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet OCAKÇI

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi Sema DOĞAN

Karadeniz Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Hüseyin ERKAN

Mersin Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ali Cenap YOLOĞLU

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni. Prof. Dr. Besime ŞEN

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yücel Can SEVERCAN

Selçuk Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Fatih EREN

Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. İclal DİNÇER

 

YÜRÜTME KURULU

TMMOB Şehir Plancıları Odası Doç. Dr. Kübra ÇAMUR

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ayhan ERDOĞAN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Gencay SERTER

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ceren İLTER

TMMOB Şehir Plancıları Odası Dilek KARABULUT

TMMOB Şehir Plancıları Odası Dr. Öğr. Üyesi Tayfun KAHRAMAN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Hasan AKSU

TMMOB Şehir Plancıları Odası Pınar YURDADÖN ASLAN

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ayşecan AKŞİT

TMMOB Şehir Plancıları Odası İlker Onur ÖZDEMİR

TMMOB Şehir Plancıları Odası Sultan KARASÜLEYMANOĞLU

TMMOB Şehir Plancıları Odası Şelale BALAMBAR

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Özlem ŞENYOL KOCAER

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Uğur BAYRAK

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Zafer MUTLUER

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Arş. Gör. Dalya HAZAR

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Yasemin ŞENTÜRK

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Zeynep BIYIK

TMMOB ŞPO İzmir Şubesi Nur GÜLERDOĞAN

Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Hülya KOÇ


 

Takvim

Kolokyum Takvimi:

Kolokyuma bildiri özeti gönderme için son tarih

: 20 Temmuz 2018*

Kolokyum bildirilerinin değerlendirilmesi ve kabul bildirimi

: 20 Ağustos 2018*

Bildirilerin tam metinlerinin teslimi

: 28 Eylül 2018*

42. KOLOKYUM (DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ-İZMİR)

: 7-8-9 KASIM      2018

 

Program

Kolokyum programı ekte yer almaktadır. 

DŞG Bildigesi

 

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü kapsamında bu yıl 42.sini düzenlediğimiz Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu; siyasi, ekonomik ve ekolojik krizler sebebiyle gerçekleşen ve etkilerinin günden güne daha yakıcı bir hal aldığı yoğun ve kitlesel demografik hareketliliklerin yaşandığı bir süreçte gerçekleştirilmektedir.

TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak, en temel insan haklarından biri olan sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını elde etmek umuduyla, bulundukları yerleri farklı sebeplerle terk etmek zorunda kalıp insan onuruna yakışmayacak koşullarda hayatını kaybeden; yaşadıkları ülke sınırlarını farklı yöntemlerle geçmeyi başaranların ise yeni yerlerinde ırkçı, dışlayıcı ve suçlayıcı tutumlara maruz kaldığı bir süreç yaşanmaktadır. Bununla birlikte; sığınmacılar, geçici koruma altındakiler ve mülteciler uluslararası siyaset arenasında bir pazarlık nesnesi haline getirilmiştir. Ulusal sınırlar dahilinde yaşanan çatışma ortamı nedeniyle veya daha iyi bir ekonomik ve sosyal geleceğe sahip olma gibi saiklerle başka kentlere göç eden milyonlarca yurttaşımızı da kapsayan göç konusu; kentleşme ve planlama süreçlerini doğrudan etkileyen bir olgu olarak, ülkenin gündeminde olduğu kadar meslek alanımızın da en temel sorun alanlarından birini oluşturmaktadır. 

Günümüzün en önemli olaylarından biri olan göçü, farklı yönleriyle ele almak; göçün mekânsal boyuttaki etkilerini değerlendirmek, farklı dinamiklere sahip olan bu hareketliliklerin siyaset ve planlama ile ilişkisini detaylı olarak tartışmak ve bu konuda siyasalar üretmenin topluma ve mesleğe karşı sorumluluk olduğu bilinciyle, 42. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu GÖÇ-MEKAN-SİYASET teması ile düzenlenmektedir.

Göç, tarih boyunca insanlıkla var olagelmiş, uygarlıkların fiziksel, sosyo- kültürel gelişimini belirleyen temel değişkenlerden biri olmuştur. İlkçağlardan itibaren mekânsal düzlemde yaşanan demografik hareketlilikler, farklı coğrafyalarda halkların kültürel etkileşimi ile birlikte siyasi, sosyal ve ekonomik değişikliklere neden olmuştur.  Benzer biçimde, Sanayi Devrimiyle kapitalist üretim biçiminin baskın hale gelmesiyle birlikte, kırsal alanlarda yaşayanların kentlere göç etmeye başlaması; insanlık tarihinde yaşanan göç hareketlerinin niteliği ve büyüklüğü açısından yaygın bir kırılma etkisi yaratmıştır. Meslek alanımızda da sanayileşmenin etkileri mekânsal olarak radikal bir biçimde hissedilmiş ve bugün kırdan kente veya az gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru gerçekleşen nüfus hareketleri gibi kavramların birçoğu şehircilik disiplininin temel tartışma konuları haline gelmiştir.

Durum ülkemiz tarihi açısından değerlendirildiğinde ise; Balkan ülkeleriyle mübadeleler, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki süreçte Bulgaristan, Bosna, Kosova, Makedonya, Irak, Suriye, Afganistan ve Türki Cumhuriyetlerden baskıcı rejimlerin politikaları nedeniyle ülkesini terk ederek sadece okuma ve çalışma imkanı aramaya gelen insan topluluklarının nüfus hareketliliği yakın dönem göç tarihinde yerini almıştır. Buna benzer biçimde, Türkiye`de de 1960 ve 1970`li yıllarda ekonomik sebeplerle, 1980`li yıllarda ise siyasi nedenlerle birçok yurttaşımız ya kendilerini daha özgür bir biçimde ifade edebilecekleri ya da yaşamlarını daha kolay idame ettirebileceği özellikle Almanya ve Fransa gibi ülkelere göç etmiştir.

Türkiye`de 1950`li yıllarda başlayan kırdan kente yoğun göç günümüze kadar devam eden ve her açıdan etkisi hissedilen bir nüfus hareketi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, 1980`li yıllar ve sonrasında, politik koşullar ve çatışmalı ortam nedeniyle göç dinamikleri sorunlu bir düzeye erişmiştir. 90`lı yıllarla birlikte, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde yaşanan çatışmalı süreç ve köy boşaltmalar sonucunda zorunlu göçlerle kırdan kente göç eden kitlelerin sayısında ciddi bir artış olmuştur.

Ülke sınırları içerisindeki göç süreçlerine bakıldığında ise, 1980 sonrası dönemde en önemli kırılmanın ulus devlet paradigması ile uyumlu bir biçimde, belli bir iş bölümü çerçevesinde, birlikte kalkınmayı öngören iktisadi anlayışın yerini, yarışmacı, marka kentlerin inşa edilmesini ön gören ekonomik programların alması sonucunda yaşandığı görülmektedir. Kentlerin yatırımları çekmek için kendi içlerinde rekabet etmesini dayatan yeni ekonomik yaklaşım ile eşitsiz coğrafi bölgeler oluşmuş ve İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Gaziantep gibi metropollere kitlesel nüfus hareketleri yaşanmıştır. 

Sürekli olarak artan bir biçimde kentlerimize yönelen göç hareketi neticesinde devletin yapılı çevre üretimine ve kentsel hizmet sunumuna kaynak ayırmadığı dönemlerde, göç eden kitlelerin, istihdam alanlarına yakın olma kaygısı ile kentin merkezi alanlarında inşa ettikleri "gecekondu"lar, göç hareketinin kentsel mekânda ortaya çıkan görünür yüzü olmuştur. Bu bölgeler özellikle son dönemde yasal düzenlemelerin de yardımıyla kentsel dönüşüm uygulamalarına konu edilmiş ve bu kitlelerin kentin çeper bölgelerine yeniden göç ettirildiği bir süreç yaşanmaya başlanmıştır. Dolayısıyla göç, yoksul kitlelerin sermayenin dayatmaları karşısında sürekli deneyimlenen bir süreç olarak varlık göstermiştir. Esas itibari ile göç hareketi, sermaye ve emek kesimlerinin karşılıklı mücadelesi olarak kentsel mekanda ortaya çıkmakta, boyutlanmakta ve ivmelenmektedir.

Sermayenin kırsal alanlarda hakim olan üretim sektörleri yerine, kentsel alanların yeniden üretilmesine ve tüketim pratiklerinin süreklileştirilmesine yönelmesi ile birlikte, neoliberal iktisadi paradigmaların bir sonucu olarak yaşanan kırdan kente göç dalgasının etkileri ve bu süreci planlanma sorunsalı uzunca bir süredir meslek alanımızın da en önemli gündemlerinden biridir.

Siyasal iktidarlar, egemen oldukları coğrafyaların kendine özgü ekolojik, sosyal ve kültürel dinamiklerinden bağımsız karar almakta; küresel sermaye ağlarının gereklerini yerine getirmeye çalışan politikalar üretmektedir.  Kentleri yağmalayan, doğal çevreyi talan eden, üretim ilişkilerini zayıflatan ve kitleleri zorunlu olarak tüketime sevk eden politikalar; siyasi ve ekonomik çıkar uğruna insan yaşamını hiçe saymaktadır.

Günümüze gelindiğinde ise; tüm dünyada göç eden insan sayısı 2. Dünya Savaşı‘ndan bu yana en yüksek rakama ulaşmıştır. Son yıllarda Afrika, Orta ve Yakın Doğu coğrafyalarında yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, savaş, açlık, iklim değişikliği, kuraklık gibi sorunlar nedeniyle kendi memleketlerinde barınamayan insanlar; ülke sınırları içindeki diğer kentlere ya da sınırları aşarak başka ülkelere göç etmek zorunda kalmaktadır.

Özellikle Suriye`de yaşanan savaş ve çatışma ortamı nedeniyle mültecilerin yarattığı demografik haraketlilik, ülkemizin ve meslek alanımızın en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Planlama süreçlerinden bağımsız, öngörülemez bir göç hareketi neticesinde, birçok kentte temel insan haklarından mahrum bir şekilde yaşam mücadelesi veren milyonlarca kent mültecisi sorunlarla boğuşmaktadır. Coğrafi konumu nedeniyle ülkemize sığınmak zorunda kalan mülteciler, bütün bu olumsuzlukların yanında iktidar tarafından zaman zaman uluslararası arenada etik dışı söylemlerle bir tehdit aracı haline getirilmiştir. Oysa ki, geçici koruma altındaki Suriyeli sığınmacılar ne bu savaşın ne de "Suriye Krizi" olarak adlandırılan çıkmazın nedenidir.

Bu noktada şehir planlama meslek alanının, tarihsel süreçlere ve coğrafyaya bağlı olarak farklılaşan toplumsal, ekonomik, kültürel arka planlara sahip kentsel mekanlarda, değişen dinamikler sonucu meydana gelen kriz durumlarında sorunları çözme, karmaşık ve çatışmalı süreçleri yönetebilme kabiliyetine sahip olduğu söylenebilir. Çeşitli sebeplerle zorunlu olarak bir arada yaşamaya başlayan halk kitleleri arasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu durum gündelik yaşam pratiklerinden kentsel alanların kullanım biçimlerine kadar birçok değişikliğe sebep olmaktadır.

Bütüncül, katılımcı ve akılcı bir göç eylem planı ile kentsel altyapı hizmetlerinin oluşturulduğu, kamusal mekanların birlikte yaşam pratiklerini destekler nitelikte tasarlandığı, sınır kapılarının açılmasıyla kalmayıp insan onuruna yakışır yaşam koşullarının sunulduğu bir ortamın hazırlanması mümkündür.

Bu çerçevede, siyasi karar çevresinin ürettiği politikalar ile şekillenen, kentsel alanlarda çok boyutlu etkileri olan ve ülkemizde en önemli gündem başlıklarından biri haline gelen göç olgusunu tartışmak üzere; bu yıl düzenlenecek olan Dünya Şehircilik Günü 42. Kolokyumu`nun teması, GÖÇ – MEKAN – SİYASET olarak belirlenmiştir. Göç olgusunun planlama meslek alanı perspektifinden her yönüyle tartışılacak olması, mesleki konularda bilgi üretmenin topluma karşı sorumluluk olduğu bilinciyle faaliyet yürüten Şehir Plancıları Odası açısından büyük anlam ve öneme sahiptir.

Bu düşüncelerle siz değerli katılımcılara, Kolokyumun hazırlıklarında emeği geçen tüm çalışanlarımıza, kurullarımıza ve katkı vermek için bir araya gelen tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

 


 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>