Etik İlkeler Özlük Hakları
DOĞAL VE KÜLTÜREL ALANLARIN TALANININ YENİ ARACI OLAN “MİLLET BAHÇELERİ” OYUNUN ANKARA SAHNESİ - 1: İMRAHOR VADİSİ
BASIN AÇIKLAMALARI
Yayına Giriş Tarihi
2020-05-06
Güncellenme Zamanı
2020-05-06 11:50:30
Yayınlayan Birim
ANKARA

Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak, Millet Bahçeleri adı altında Ankara`da lanse edilen plan ve projeleri genel kapsamı ile değerlendirdiğimiz basın açıklamasında; Millet Bahçeleri projelerinin kentimizin doğal ve kültürel alanlarının sermayeye peşkeş çekilmesi amacıyla oluşturulmuş, hukuksuz ve tehlikeli bir araç olduğunu ifşa etmiştik (1). Ankara`nın en önemli doğal yaşam koridorlarından biri olan, yıllar boyunca korumak için mücadele ettiğimiz  ve hukuki zeminde bu mücadelelerimizi kazandığımız İmrahor Vadisi`nde de millet bahçesi projesi önerilmiş; ardından hukuku, bilimi ve meslek disiplinini hiçe sayan bir proje süreci izlenmiş ve vadiyi yok edecek sürecin inşaatı apar topar başlatılmıştır. 

İmrahor Vadisi ve çevresinin yıllardır kazanımla sonuçlanan mücadelelerimize rağmen  parçacıl projelerle sermayeye konu edilmesi kabul edilemez!

İmrahor Vadisi, Ankara Çayı‘na kavuşan İncesu Deresi`ni içeren ve Eymir Gölü`nü, Gölbaşı sulak alanlarını, Mogan Gölü`nü de içine alan daha geniş sulak alanlar ve vadiler sisteminin önemli bir parçasıdır. Jansen Planından günümüze dek, Ankara ile ilgili tüm üst ölçek plan kararlarında, yapılaşmadan korunması gereken yeşil kuşak sisteminin bir parçası olmuştur. 1/25000 Ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı‘nda da İmrahor Vadisi için, "Ağaçlandırılacak Alan", "Özel Proje Alanı" ve "Özel Proje Bölgesi" kullanım kararları tanımlanmış ve alanın yapısı, dokusu itibariyle hassasiyetle korunması gerekliliği açıkça vurgulanmıştır. Ne yazık ki, üst ölçekli plan kararlarında  korunma vurgusu olmasına  rağmen, Vadi ve çevresi yıllardır çeşitli parçacıl plan ve projelere konu olmaktadır.

İmrahor Vadisi çevresi yoğun kent gelişim baskısına maruz bırakılmış, Sinpaş Altınoran, Marina Ankara, Başkent Emlak Konutları gibi lüks konut projeleri davalarımıza konu olmasına ve kazanımlarımıza rağmen hukuksuz biçimde yapılaşmaya açılmıştır. Vadi tabanında önce Ankara`ya deniz vaadi ile dile getirilen "çılgın proje" "Ankara Boğazı" ve ardından mega proje "Kanal Ankara" (!) gibi isimlerle Melih Gökçek`in vizyonsuz seçim vaatleri kapsamında parçacıl planlama çalışmaları yürütülmüştür. Tüm bu planların iptal edildiği bugüne geldiğimizde ise, iktidarın yerel yönetimleri tarafından gerçekleştirilemeyen Kanal Ankara Projesi bu sefer "Millet Bahçesi" şapkası altında tekrar gündeme getirilmektedir. Bu şapka, iktidarın ve ortağı sermayedarların zorbalığının simgesidir! Millet bahçesi olarak sunulan projenin ve altında yatan zihniyetin doğamızda geri dönüşü olmayan bir tahribata sebep olacağı açıktır.

Hukuksuz proje hem ihale edildi hem de ruhsatı alınmadan inşaatlarına başlandı

Millet Bahçeleri basın açıklamasında detayları ile aktardığımız üzere, seçim propagandaları kapsamında sermayedarlar tarafından proje üretmek amacıyla yoktan var edilen Millet Bahçelerinin kendi yönetmeliği kapsamında dahi hukuksuz olduğunu paylaşmıştık (1). İmrahor Vadisinde ise Millet Bahçesi adı altında yıllardır defalarca yargı kararları sonucu iptal edilen plan kararlarına benzer alt ölçekli yeni planlar hazırlanmıştır. Millet Bahçesi yapımını öngören planın, Kanal Ankara Projesi iptaline sebep olan aynı sorunlu tahribat kararlarını içerdiği ortadayken uygulama ve inşaat aşamasına geçilmesi açıkça hukuksuzluktur!

Şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına tamamen aykırı olan bu proje, 18 Şubat 2019 tarihinde TOKİ tarafından 74 milyon 820 bin TL‘ye, imar planı onaylanmadan, ihale edilmiştir. Mühye Mahallesinde bulunan İmrahor Millet Bahçesine ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı ise 10.03.2020-08.04.2020 tarihleri arasında askıya çıkarılmış olup, henüz kesinleşmeden ihalesi üzerinden alanda inşaat çalışmaları başlatılmıştır. İnşaat çalışmaları aylardır devam ederken alanın ruhsatları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2020 Mart ayında verilmiştir. Açıkça görülmektedir ki; imar planı kesinleşmeden verilen yapı ruhsatları ile alanda ilgili mevzuatlara uygun işletilmesi gereken süreç hiçe sayılmış, yapılan usulsüzlükler yasal kılıfına uydurulmaya çalışılmış, kamu yararı yok sayılmıştır.

Hukuksuz olarak sürdürülen bu projenin Nazım İmar ve Uygulama İmar Planları da şehircilik ilke ve esaslarına aykırıdır, plan detayları incelendiğinde aşağıdaki hususlar bu usulsüzlüğü gözler önüne sermektedir:  

• Projenin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Plan Açıklama Raporunda, 2019 yılında iptal edilen, "İmrahor Vadisi ve Çevresi 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı Revizyonu" onaylı bir plan olarak referans verilmiştir. İptali gerçekleştirilen plan üzerinden bölgeye ilişkin proje ve mükerrer bir planlama çalışmasının hazırlanması yargı kararlarını yok saymaktır. Ayrıca, 2018 yılında söz konusu alanda birebir aynı planlama sınırları ile onaylanan İmrahor Vadisi ve çevresi için hazırlanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişiklikleri açılan dava sonucunda iptal edilmiştir.

• 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı kapsamında tanımlanan plan notlarında; "Bu alan içerisinde millet kıraathanesi ile ibadethane, kütüphane, sergi alanı, el sanatları merkezi, sanat atölyeleri, çay bahçesi, büfe, kafeterya ile yürüyüş, koşu ve bisiklet yolları, her yaş ve yetenekte bireyler için spor alanları (tenis, basketbol, voleybol vb.), açık hava tarih parkı, sebze bahçeleri (hobi), tematik bahçeler, meydanlar, toplanma alanları, seyir kulesi, çeşmeler, açık hava sinema ve gösteri alanları yer alabilir." açıklaması bulunmaktadır. Bu plan notu ile alanda gelişigüzel birçok kentsel donatı alanının tasarlanması öngörülmüştür. Bu kentsel donatıların hangi  bilimsel ve teknik gerekçeye dayanarak İmrahor Vadisi`nde yer seçtiği açıklanmamış, uygulaması avan projeye bırakılmıştır. 

• Emsale dahil edilmeden ve zemin altında kalması şartıyla otopark alanlarının yapılacağı belirtilmiş, istenirse alanın tamamında yeraltı otoparklarının yapılabilmesinin önü açılmıştır. Doğal değeri ile ön plana çıkan, sulak bir zemine sahip olan alanda, yoğun kazı yapılmasını gerektiren otopark öngörüsü doğa katliamı demektir.

• Plan kapsamında doğal vadi tabanının parçalanmasına yol açacak 25 ve 15 metrelik karayolu yapımı öngörülmektedir. Ulaşım Ana Planı yapılmadan, kent içerisinde parçacıl müdahalelerle yeni yol yapımının öngörülmesi yaklaşımı hatalıdır. Üstelik, Ankara`nın nefes alma alanının karayollarıyla parçalanması ve taşıt yükü altında bırakılması doğal dengeyi kalıcı olarak tahrip edecektir. 

• Alandan rant elde etmek için oluşturulmuş bu büyük yatırımlar, vadinin güney yamaçlarında konumlanmış lüks konut alanlarında yapılaşmayı daha da tetikleyecek ve Ankara‘nın kentsel mekânsal dokusunu kalıcı olarak büyük ölçüde bozacak bir parçacıl müdahaledir. Tüm topluma ait doğal alanların, hukuksuz biçimde yapılan lüks konut projelerine manzara olarak sunulması kabul edilemez! Doğal değerler sermayedarların pazarlama aracı olarak kullanılamaz! 

• Plan kararları hem İmrahor Vadisi tabanı için hem de İncesu Deresi için, koruma odaklı yaklaşımın esas olduğunu dile getiren 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı ile uyumsuz bir şekilde oluşturulmuş, planların kademeli birlikteliği hiçe sayılmıştır. Yetersiz ve lakayt bir şekilde hazırlanmış plan raporlarında, alanın kamusal ve doğal özellikleri yok sayılmış, flora ve faunayı içeren ekolojik sistem bileşenlerinin bahsi bile geçmemiştir. Bununla kalmayıp, plan notlarında belirtilen yapılaşmalar dışında farklı donatı önerileri sunulmuş ve proje kapsamında doğal vadi tabanının bir kanal içerisine alınarak havuzlaştırılması amaçlanmıştır. Oysa ki bütün bilimsel çalışmalar ve uluslararası yaklaşımlar, havza bazında koruma yaklaşımının benimsenmesi gerektiğini, doğal su kaynaklarının toprağından koparılmaması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Ankara`nın önemli doğal ve sulak alanlarından biri olan İmrahor Vadisi`ne yönelik yaklaşım geliştirilirken yetkili ve ilgili kamu kurum ve kuruluşların, meslek odalarının ve üniversitelerin görüşü alınmamış, demokratik ve katılımcı planlama yaklaşımı yok sayılmış, kamuoyu planlama sürecinden bütünüyle dışlanmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve toplu konut üretiminden manzaralı lüks yapılı çevre üretimine geçiş yapan TOKİ`nin ortak darbesi ile bu hukuksuz projenin önü açılmış ve inşaatları başlatılmıştır. Toplumun sağlıklı kalmak için çabaladığı salgın döneminde, özellikle projenin 1. etabında  yer alan vadi tabanının tamamı kazılmış durumda olup, İncesu Deresinin bulunduğu bütün bir sistem 1,25 kilometre boyunca 30 metrelik bir beton kanala alınmıştır (2). Kamuya ait olan İmrahor Vadisinin rant uğruna yok edilmesi söz konusudur.

Özetle söz konusu planlar hukuksuzluğun kılıfını uydurmak için onaylanmış ve alanı betonlaştıran inşaat sürecinin meşrulaştırılması amaçlanmıştır. Öngörülen bu millet bahçesi projesi; açıkça üst ölçek plan kararlarına aykırı, doğal bütünlüğü bozan, çevresindeki lüks konut projeleriyle birlikte İmrahor Vadisi‘ni baştan sona turizm, ticaret, sosyal donatı alanları ve konut projeleri ile betonlaştırarak tahrip edecek, birçok canlıya ev sahipliği yapan önemli bir doğal yaşam alanını ve su havzasını yok edecektir. Öte yandan, Eymir Havzası devamındaki Gölbaşı Sulak Alanında da öngörülen Millet Bahçeleri ile birlikte düşünüldüğünde, Ankara`nın en önemli havzalarının ekosistemini geri dönülmez bir şekilde tahrip edilecek, kentin doğal yapısını ve bütünlüğünü bozacaktır. İmrahor Vadisi ve geleceğimiz için acil çağrımızdır:

• İmrahor Vadisi‘ndeki inşaat çalışmaları acil olarak durdurulmalı, inşaatın havzaya ve doğaya tahribatını rehabilite edecek gerekli tüm çalışmalar acilen başlatılmalıdır! 

• Doğal yaşam koridoru olan İmrahor Vadisi, kapsadığı İncesu Deresi ve bir parçası olduğu göller sistemi bir an önce, havza bazında bütüncül bir şekilde koruma altına alınmalıdır! 

• Alanın korunmasında, risk faktörü olan tüm planlar ve projeler iptal edilmelidir! Alan çevresindeki gelişim kararları ve alan üzerinde yapılaşma baskısı oluşturan hukuksuz lüks konut projeleri durdurulmalıdır!

• Alanın ekolojik değerini gözeten, koruma öncelikli, demokratik, şeffaf ve katılımcı yöntemlerin benimsendiği bütüncül bir planlama çalışması acilen başlatılmalıdır!

Rantı meşrulaştırmak için  yapılan plan çalışması da, toplumsal algıyı çarpıtan Millet Bahçeleri tanımı da, bilimsel hiçbir gerçekle bağdaşmayan Kanal Ankara Projesi de hukuksuzdur! TOKİ ve Çevre Şehircilik Bakanlığı kentimizde doğanın kalıcı olarak tahribatına neden olacak bu proje ile suç işlemektedir. Yürütmeyi durdurma talepli plan iptali dava sürecini başlattığımızı, bu suçun aracı olan planlama araçlarına karşı hukuki mücadelemizi kararlılıkla sürdürdüğümüzü bildirerek, bu haklı kavgayı büyütebilmek için kamuoyunu bulundukları tüm mücadele kanallarını zorlamaya ve dayanışmaya çağırıyoruz!

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi 


(1) http://www.spo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=10118&tipi=3&sube=1

(2) Ahmet Soyak tarafından çekilen ve sunulan alandaki görsele ilgili linkten ulaşabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=UrpkHc8ID98

 

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>