Dünya üzerindeki tüm canlı ve cansız varlıkların varoluşlarını devam ettirebilmek için hayati öneme sahip olan su; aynı zamanda insanlığın varoluşundan beri kültürel ve ekonomik gelişiminde en önemli unsur olmuştur. Bu anlamda varlığımızın sebebi ve ayrılmaz parçası olan suya erişim temel hak olması gerekirken, günümüzde su piyasalaştırılmış bir meta haline dönüşmüştür. Bugün temiz suya erişim noktasında tüm dünyada eşitsizlik yaşanırken, birçok ülkede temiz suya erişim olanağı olmadığı için başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere birçok kişi hayatını kaybetmektedir.
Ülkemizde de sermaye yanlısı politikalar neticesinde geniş kitleler temiz suya erişim olanaklarından mahrum hale gelirken; bu sürecin doğal sonucu olarak su, piyasa fiyatı sürekli artan ekonomik mal haline dönüştürülmüştür. Artık birçok yerel yönetimlerde su faturaları dar gelirli geniş kitleler için ciddi bir ekonomik maliyet haline gelirken, şişelenmiş su piyasası her geçen gün büyüyen bir ekonomik pazara dönüşmüştür.
Temiz suya erişim noktasında en önemli stratejik hedefin sulak alanların korunması olduğu açıktır. Bu anlamda sulak alanların korunmasının yaşamsal ve stratejik önemi ortadadır. Ancak günümüzde, dünya üzerinde olduğu gibi ülkemizde de sulak alanlar çevresel kaliteyi göz ardı eden, salt ekonomik gelişmeye odaklanmış yanlış politikalar sebebiyle ciddi baskı altındadır. Ekolojik dengeyi göz ardı eden bu politikaların sebep olduğu küresel ısınma, yanlış arazi kullanım ve su kullanım kararları neticesinde ülkemizde birçok sulak alan yok olmuştur.
Sürdürülen bu yanlış politikaların en son örneği 19.03.2021 tarihinde Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği`nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile gündeme gelmiştir. Yapılan bu değişiklikle bugüne kadar hep sermaye lehine yorumlanan muğlak "kamu yararı" kavramı ile birlikte "eğlenme ve dinlenme" amaçlı yapıların sulak alanlarda yapılabilmesinin önü açılmıştır.
Günümüzde yapılması gereken oldukça kırılgan ekolojik işleyişleri olan ancak yok olma tehlikesinin her geçen gün katlanarak büyüdüğü ve kritik seviyelere ulaştığı sulak alanlar özelinde korumaya öncelik veren politikaların bir an önce hayata geçirilmesidir. İnsan ve diğer tüm canlıların varlığını sürdürmesi için yaşamsal önemi olan sulak alanlarımızın korunmasının öncelikli politika haline getirilmesi artık bir zorunluluktur.
Bu vesileyle suyun bir piyasa malı olmaması gerektiğinin ve suya erişimin yaşamsal temel hak olduğunun tekrar altını çizerek Dünya Su Günü`nü kutluyor ve bu anlamda en önemli sorumluluk ve görevlerden birini üstlenen Tarım ve Orman Bakanlığı`nı bahse konu yönetmelik değişikliğini iptal etmeye çağırıyoruz.
Tüm kamuoyuna saygı ile duyurulur.
