Etik İlkeler Özlük Hakları
"PLANLAMA BAHANE SATIŞ ŞAHANE"
RAPORLAR
Yayına Giriş Tarihi
2006-06-05
Güncellenme Zamanı
2007-08-11 01:01:23
Yayınlayan Birim
MERKEZ

BİA Haber Merkezi
02/06/2006    Buğra GÖKÇE


BİA (Ankara) - Son günlerde basına yansıyan hazine arazilerinin satışının durdurulması yönündeki Maliye Bakanlığı Genelgesi nedeniyle kamuoyunda oluşan eksik bilgilenmenin ve yanlış anlamanın giderilmesi gereksinimi doğdu.

İlk bakışta planlamayı ve hazinenin daha çok para kazanmasını sağlayacağı düşünülen ve kamuoyuna böyle yansıtılan söz konusu Genelge, derinlemesine incelendiğinde, bir çok açıdan kentlerin, kasabaların, taşınmaz kültür varlıklarının ve doğanın yararına sonuçlar doğurmayacak.

Kente ekonomik değerin ötesinde bakmak

Bu sakıncaların deşifre edilmesi çok büyük önem taşıyor.

Kent ve kamu topraklarına sadece ekonomik bir değermiş gibi bakıp, bu arazileri daha çok rant getirecek unsurlar olarak pazarlamak, kentsel yaşamın gerektirdiği "kullanım değeri" nitelikli pek çok düzenlemenin hayata geçmesini engelleyecek.

Türkiye'de kamunun elinde bulunan hazine arazilerinin önemli bir kısmı, yüksek eğimli, taşlık vb. yerleşime açılmayacak nitelikte olup, planlarda çoğu kez açık-yeşil alanlar ya da kentsel sosyal donatı alanı olarak değerlendiriliyor.

Bu alanların satış yoluyla bireysel mülkiyete konu edilmesi, buralarda mülkiyet hakkı olan yeni yatırımcıların normalde yerleşilemeyecek alanların kullanıma açılması yönündeki baskı ve taleplerini gündeme getiriyor.

"Yüzen rant"la toprak zenginleri

Maliye Bakanlığının da tespit ettiği bu durum açıkça, yatırımcının imarsızken alıp, plan yapılmasını sağlayarak yüksek rantlar elde etmesiyle sonuçlanan bir arsa-arazi spekülasyonu durumu.

Kentsel toprakların rant baskısı ve spekülasyonlar altında elden çıkması ve kentlilerin yaşam kalitesini arttıracak sosyal donatıların hayata geçmemesini de beraberinde getiren bu vahim süreç kentlerin çevresinde iltimas geçilmiş ve kamusal altyapı yatırımlarının da getirilmesi anlamında yerel yönetimlere emrivaki yaratmış korunaklı sitelerde gözleneceği gibi, yapılaşmamış ancak hazine arazileri üzerindeki "yüzen rant" üzerinden yaratılan toprak zenginlerinden de okunabilecektir.

Bakanlık engelleyeceği yerde...

Ancak, daha vahim olanı, bu sorunu tespit eden Maliye Bakanlığının, kentsel toprakları ve kent yaşamının kalitesini tüketen bu sürece müdahale edip, kamu arazilerinin böylesi bir köşe dönme sürecine konu olmasını engellemek yerine, bu göreve bizzat kendisinin soyunması.

Kamuya düşen bu arazileri planlayıp ya da planlamadan satmak yerine öncelikle kamu elinde tutmak olmalı. Kamu arazilerinin planlanıp satılmasıyla, planlanmadan önce satılması arasındaki tek fark, plan sonrası oluşacak rantın kamu elinde kalmasıdır.

Bu değerin kamu elinde kalması elbette önemli ancak devletin sadece bu ekonomik değerle sınırlı olmayan görev ve sorumlulukları düşünüldüğünde, yapılması gerekenin bu arazileri satmak yerine olabildiğince kamu elinde tutmak olduğu rahatça anlaşılacak.

Kamusal alanın bireysel mülkiyetleşmesi

Kentlerimizde çoğu kez, park, okul, sosyal tesis gibi sosyal donatı alanlarının oluşamaması, ya da eksikliğinden şikayet ediyoruz.

Oysa, bu sosyal donatıların oluşturulmasını ve kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesini sağlamak anlamında görevli olan kamu, bunu gerçekleştirebilmek adına elinde bulunan en önemli araçtan vazgeçmekte, buraları plan sonrası bireysel mülkiyete konu ederek yeni konut ve iş alanlarının açılmasını sağlamaktadır.

Böylesi bir süreç, İmar Kanunu'nun ve şehircilik ilkelerinin tanımladığı ve kentsel yaşamın gerektirdiği tüm sosyal donatı alanlarının oluşturulamamasının kamu eliyle teşvik edildiği biçiminde yorumlanabilir.

Kamunun bu arazileri yol, otopark, okul yeşil alan yapmak için sattığı yatırımcılardan daha sonra çok daha yüksek ücretlerle almak zorunda kalmaması için, bu satışlardan vazgeçmesi çok daha akılcı, ekonomik ve kent ve kent halkı lehine bir durumdur.

Arka plandaki rant sürecini bilmek herkesin hakkı

Bu nedenle;

* Hazine arazilerinin satışından vazgeçilmeli. Kamu arazileri hepimizin. Koşulsuz ve kısıtsız bireysel mülkiyete konu edilmesi kamu ve toplum yararının unutulduğunun bir göstergesi.

* Rant kapısı olan sadece imarsız hazine arazileri değil giderek tüm kent toprakları. Hazine arazilerinin imar planları yapıldıktan sonra satılması gerçek planlama çalışmaları yerine arsa-arazi spekülasyonlarını beraberinde getirir.

* Planlama kent topraklarından daha çok rant elde edilmesini sağlayacak bir araç değildir. Devlet kamu elindeki arazi varlığını kamu yararına kullanmakla görevlidir. Eldeki kamu varlığının fütursuzca tüketilmesi, bundan sonra üretilecek tüm planların uygulanmasını da şimdiden imkansız hale getirecektir.

* Kente ve kentsel topraklara sadece "ekonomik değeri" ile bakılması, kentleri yaşanılamaz hale getirecektir. "Kullanım değeri" unutularak kent ve kamu yararına bir planlama yapılamaz.

Tüm bu gerekçelerle, söz konusu "pazarlama" ve "satış" işlemlerine planlama araç ve bahane edilmemeli, bu sürecin arkasındaki "rant" ve kentsel yaşamı tüketecek sorunlu ve kasıtlı bakış açısı kamuoyu tarafından algılanmalıdır. (BG/EZÖ)

* Buğra Gökçe, Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Genel Başkanı.

TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>