Maliye Bakanlığı tarafından ortaya atılan, işgal altındaki hazine arazilerinin ve orman alanlarının işgalcilere satılması düşüncesi "kaynak yaratma" bahanesi ile ortaya atılan yeni bir "Talan Projesi"dir.

Aslında bu çalışma, sayın Başbakan'ın deyimiyle, "düğmeye basmaya" niyetlenen çirkin bir elin düğmeye uzanmasından başka bir şey değildir.

Böyle bir düzenlemenin yapılmasının ortaya çıkaracağı karmaşa sonrasında, alışık olduğumuz biçimde, Hükümet yetkilileri düğmeye kim bastı diye soracakları için bu konuda bir uyarıda bulunmakta, çirkin eli tanımlamakta yarar olduğunu düşünüyoruz.

Gecekonduda yaşayan yoksul halkın arkasına sığınanların, ağızlarından akan suyu yalarken çıkardıkları seslere bakıldığında, pazarlığı yapılan pastanın iştah kabarttığı anlaşılıyor.

Bir taşla iki, üç kuş vurmayı hedefleyen tasarı ile öncelikle kamuya ait olan ve çevresinde yer aldıkları kentlerin geleceği olan hazine arazileri ile villalar, sanayi tesisleri ve vakıf üniversitesi kılığıyla dolaşan "Holding Üniversiteleri" tarafından işgal edilmiş olan "Orman Alanları"nın hediye edilmesi amaçlanmaktadır. Anayasa'nın 169. Maddesinde yer alan "Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır… Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz…" ifadeleri ile "Uyum İçindeki!" bu düzenleme niyetlerini esefle karşılıyoruz.

Diğer yandan düzenleme ile kentlerin çevresinde yer alan gecekondu işgali altındaki alanların "Gecekondulu"ya satılması ile boşaltılan bankaların açıklarının kapatılması hedeflenirken, gecekonduda yaşamak zorunda bırakılan "yoksul halk kesimlerine satış" kılıfına gizlenmiş, "yandaşlara peşkeş" gerçekleştirilecektir.

Anayasa'nın 57. Maddesi "Konut Hakkı" başlığı ile "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler" demektedir.

Devlet bu uygulaması ile Anayasada yer alan görevlerinden birini yerine getirmediği gibi örneğine ender rastlanacak bir yüzsüzlükle kendi konut sorununu çözmek yolunu seçen yoksul halktan para toplamayı düşünmektedir.

Hazırlanan tasarı sonucunda hem önemli bir gelir elde edilirken, bu alanlarda hazırlanacak imar planları ile de gecekonduların yarattığı çarpık kentleşmenin önüne geçileceği belirtilmektedir. "Plansız ve Çarpık" bir kentsel gelişme gösteren bu alanlarda, hazine arazilerinin işgal edenlere satılması sonrasında Anayasada yer alan şekliyle "şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama"dan söz edilemez. Geçmişte çıkarılan İmar Affı sonrasında Islah İmar Planları yapılan alanlara bakıldığında nasıl bir çevre elde edileceği açıkça görülebilir.

"Eli uzananın düğmeye bastığı" ülkemizde doğrudan meslek alanımıza yönelmiş olan bu saldırı aynı zamanda halkın ortak malı ve kentlerimizin geleceği olan kamu arazilerini tüketmeyi amaçlamaktadır. Şehir Plancıları doğrudan ülkenin geleceğine yönelen bu saldırıda rol almayacaktır.

Biz Planlamayacağız!

Doğaya, yaşam hakkına, kentine ve kendine saygılı tüm kesimleri karşı durmaya çağırıyoruz. Halkın ortak mallarına, geleceğimize saldırı amacıyla düğmeye uzanan eli kıralım.

Necati Uyar

TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı