Etik İlkeler Özlük Hakları
4916 SAYILI ÇESİTLİ KANUNLARDA VE MALİYE BAKANLIGININ TESKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEGİSİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN'DA YER ALAN DÜZENLEMELER HAKKINDA GÖRÜS RAPORU (Cumhurbaşkanlığına Sunulmuştur)
RAPORLAR
Yayına Giriş Tarihi
2003-08-17
Güncellenme Zamanı
2003-08-17 13:21:47
Yayınlayan Birim
MERKEZ
Anilan Kanunun; kamu mallarinin ekonomiye kazandirilmasi, yatirim ortaminin iyilestirilmesi, yerel yönetimlerin mali yapilarinin güçlendirilmesi ve kisilerin mülkiyet haklarinin kullanilmasina iliskin magduriyetlerinin giderilmesi amaçlariyla düzenlendigi Kanunun genel gerekçesinde belirtilmesine ragmen esas amacin kamuya kaynak yaratilmasi oldugu bilinmektedir. Söz konusu amaçlar, yürürlükte bulunan ve yasalasan bazi kanunlar (Dogrudan Yabanci Yatirimlar Kanunu ve ilgili diger kanunlar) ile çalismalari sürdürülen kanun tasarilari (yerel yönetimler reformu) çerçevesinde ele alinmaktadir. Dolayisiyla 4916 sayili kanunda yapilmakta oldugu gibi ayrica bir degisiklige gidilmesine gerek bulunmamaktadir.
4916 Sayili Kanun toplumun ortak mali olan hazineye ait tasinmaz mallarin satisini öngörmesi nedeniyle, kamu yarari, planlama esaslari ve sehircilik ilkeleri dogrultusunda toplumun zorunlu ihtiyaçlarini gidermekte önemli olan bir kentlesme ve planlama aracinin yok edilmesine neden olmaktadir. Ekonomik ve sosyal fayda açisindan çok büyük bir kaynagin elden çikarilmasi, kamunun zararina ugratilmasi sonuçlarini tasimaktadir.
Genel anlamda kamu yarari açisindan bir çok olumsuzluklar içeren 4916 Sayili Kanun, uygulanmasi halinde ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlar doguracak nitelikte düzenlemeler içermektedir.
Kamu Yarari Amaçli Tahsisler Tehlikede
Anilan Kanunun 2. maddesi ile, 4706 sayili Kanunun 2. maddesi "Hazineye ait tasinmazlardan, tahsisli alanlarin ekonomiye kazandirilmasi amaciyla tahsislerin kaldirilmasina, Bakanligin teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunca da karar verilebilir. Bu tasinmazlarin satisi öncelikle yapilir" seklinde degistirilmistir.
Yapilan bu degisiklikle Hazineye ait tasinmaz mallar üzerindeki kamu yarari amaçli tahsis islemi, ilgili Bakanligin görüsleri ve talepleri alinmadan Bakanlar kurulunca kaldirilmakta ve satisi gerçeklestirilmektedir. Kamu yararina kullanilacak olan tahsisli tasinmaz mallar Maliye Bakanligi'nca gelir elde edilmesi açisindan degerlendirilerek satisi gerçeklestirilebilecektir. Oysa bu konuyu degerlendirmesi gereken tahsis islemi ile ilgili Bakanliktir.
Bilindigi üzere imar planlarinda, plan kapsami içinde kalan Hazineye ait tasinmaz mallar kentsel, sosyal, kültürel ve teknik altyapi (egitim, saglik, spor, huzur evi, yaslilar evi vb.) hizmetlerine ayrilmaktadir. Plan kararlarina göre bu kullanimlara ayrilmis alanlarin ilgili Bakanliklara tahsisi yapilmakta ve tahsis amacinda kullanilmaktadir. 7269 sayili Kanun ile Hazineye ait tasinmaz mallarin, afet zararlarinin azaltilmasi amaciyla da Bayindirlik ve Iskan Bakanligina tahsisi yapilmaktadir. Yapilan degisiklikle kamu yararina aykiri olarak yapilan bu tahsislerin kaldirilmasi olanagi getirilmektedir. Kanun, kamu yararina yönelik tahsislerin kaldirilmayacagi yönünde hiçbir kisitlama öngörmemektedir.
Yapilan bu tahsisler ile ekonomik olarak önemli tasarruflar saglanmaktadir. Bakanliklarca egitim, saglik, spor, kültür gibi sosyal ve teknik alt yapi alanlarinda kamulastirma yapmak, bütçe olanaklari açisindan mümkün olamamakta ve ihtiyaçlarin gerekli, yeterli miktarlarda ve zamaninda karsilanmasi saglanamamaktadir. Kamuya ait tasinmazlar bu olumsuzluklarin giderilmesinde oldukça etkin kullanilabilmektedir. Yapilan yeni düzenlemelerle birlikte bu olanak ortadan kalktigi gibi, afetzedelerin ve diger yurttaslarin ucuz konut gibi ihtiyaçlarinin giderilmesi de zorlasmakta ve sosyal devlet anlayisi zedelenmektedir. Bu alanlarin satisi ile ekonomik bir kazanç elde edilmesi mümkün olmadigi gibi, aslinda yapilan ekonomik bir kayiptir.
Kanun Imar Affi Düzenlemesi Içermektedir
4916 Sayili Kanunun 4. maddesi ile 4706 sayili Kanunun 5. maddesi degistirilmistir. Kanunun 4. maddesinin 6. ve 7. fikralarinda "Belediye ve mücavir alan sinirlari içinde olup Bakanlikça tespit edilecek alanlarda bulunan, Hazineye ait tasinmazlardan, 31/12/2000 tarihinden önce üzerinde yapilanma olanlar; öncelikle yapi sahipleri ile bunlarin kanuni veya akdi haleflerine satilmak ya da genel hükümlere göre degerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu sekilde devredilen tasinmazlar, haczedilemez ve üzerinde üçüncü kisiler lehine herhangi bir sinirli ayni hak tesis edilemez. Bu tasinmazlar belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapi sahipleri ile bunlarin kanuni veya akdi haleflerine, rayiç bedel üzerinden dogrudan satilir. Bu suretle yapilacak satislarda satis bedeli, en az dörtte biri pesin ödenmek üzere üç yila kadar taksitlendirilebilir. Taksit tutarlarina kanuni faiz oraninin yarisi uygulanir. Taksitle satisa esas bedel ile taksit süresi ve sayisini belirlemeye belediyeler yetkilidir.
Bu tasinmazlarin öncelikle imar planlari ve imar uygulamasi yapilir. Belediyelerce imar plani ve/veya imar uygulamasi yapilmadan kadastral parsel üzerinden yapilan satislarda, düzenleme ortaklik paylarina ilave olarak, satisi yapilan arazinin düzenlemeden önceki yüzölçümünün % 20'sinin, satis bedelinden ayni oranda düsülmek kaydiyla egitim ve saglik tesisleri ile diger resmi tesis alanlari için ayrilabilecegine ve bu amaçla ayrilan alanlarin bedelsiz ve müstakil parsel seklinde Hazine adina resen tescil edilecegine dair tapu kütügüne serh konulur." hükmü getirilmektedir.
Bu hükümlerden anlasildigi üzere kamunun ortak mali olan Hazineye ait tasinmaz mallari isgal edenlere, bu tasinmaz mallar satilmak suretiyle imar affi öngörülmektedir. Yürürlükte olan yasalara göre Hazineye ait tasinmaz mallarin isgal edilmesi suç teskil etmekte olup, bu suçu isleyenlerin cezalandirilmasi ve isgal ettikleri kamu mallarindan çikarilmalari gerekmektedir. Ancak söz konusu hükümler ile mesru olmayan fiili bir durum mesrulastirmakta, yasal olmayan islem yasallastirmakta, hukuka aykiri eylem bagislanmakta ve yerinde korunmaktadir.
Bilindigi üzere yürürlükte olan imar mevzuatina aykiri islemler imar suçu kapsaminda yer almaktadir. Imar suçlarinin bir boyutunu mülkiyete iliskin durumlar olusturur. Kendilerine ait olmayan arsa veya araziler üzerinde yapi insa eden ve bunlari kullanan ya da kullandiran kisiler, yarattiklari fiili imar durumu nedeniyle imar suçu islemis olurlar. 4916 Sayili kanundaki düzenleme hazine arazileri üzerinde yapi insa ederek böylesi bir imar suçu isleyen kisilere, bu yapi ve arazileri satmak yoluyla bu kisileri hak sahibi yapmakta ve imar affi getirmektedir. Imar suçunun bir diger boyutunu ise yapidan kaynakli problemler olusturmaktadir. Yapi yasagi getirilen alanlarda insa edilen her türlü yapi ya da planlarda tanimlanan imar haklarini asarak insa edilen yapilar, imar suçu kapsami içinde kalirlar. 4916 sayili kanundaki düzenleme, hazine arazileri üzerindeki yapilarin sahiplerine satilmasinin ardindan belediyelere bu alanlarin imar planlarini yapmak görevini vererek, söz konusu alanlari planli hale getirmekte ve dolayisiyla yapilardan kaynaklanan imar suçlarina da af getirmektedir.
Bu düzenlemeler ile aslinda toplumun tamami cezalandirilmaktadir. Kamuya ait tasinmaz mallar isgalcilere verilmek suretiyle, haksiz kazanç elde edenler ödüllendirilmekte, diger taraftan bu tür uygulamalarin yapilmasi tesvik edilmektedir. Kurallara uymayanlarin ödüllendirildigi bir kosulda, diger yurttaslarinda kurallara uymasini beklemek zorlasmaktadir. Ülkemizde yillardir çesitli dönemlerde uygulanan imar aflari da bu sonuçlari somutlastirmistir. Bugüne degin gerçeklestirilen imar aflari, kaçak yapilasma sorununun nedenlerini ortadan kaldirmadigi gibi bu sorununun sonuçlarini yasallastirarak, kaçak yapilasmayi özendirici olmustur. Böylelikle her imar affi düzenlemesi bir sonraki imar affinin gerekçesi haline gelmistir.
Kamunun mallarini isgal edenlere haksiz kazanç saglanmasi, yurttaslarin Devlete olan güvenini zedelemektedir. Devlet, koydugu kurallara kendisi uymayan ve gerekli yasal islemleri zamaninda yerine getirmeyen bir konuma getirilmektedir. Baska bir deyisle, Kamu kurumlari Anayasadan ve yasalardan gelen görev ve yetkilerini yerine getirmemis olmakta ve bu eksikligin yol açtigi hukuk disi sonuçlar yasa ile mesrulastirilmaktadir. Hazineye ait tasinmaz mallari isgal edenler, bu isgali bir "müktesep hak" olarak kabul etmektedir. "Isgal yapilmis, olan olmus, yapilacak herhangi bir sey yok" yaklasimi hukuki ve etik açidan kabul edilemez. Çözüm için sorunun temel nedenlerine odaklanmak dogrudur. Aksi halde telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açilacaktir.
Bu noktada ifade edilmesi gereken bir baska husus ise isgal edilen hazine arazilerinde yer alan yapilarin ve bu yapilardan olusan alanlarin niteligidir. Isgalciler geçmis yillarda oldugu gibi, sadece köyden kente göç eden kent yoksullari degildir. Dolayisiyla hazine arazilerinde yapilan yapilarin tamami gecekondu degildir. Bu alanlar, toplu olarak isgal edilen apartmanlardan olusabildigi gibi, etrafi çevrili lüks konut alanlarindan, villa alanlarindan da olusmaktadir. Hazineye ait tasinmaz mallar arazi mafyasinin etkin oldugu, mülkiyet degisimi bu örgütlü gruplarin kontrolünde yapilan alanlardir. Bu açidan yapilan düzenleme belli kisi, gruplara özel çikar saglamaktan öteye gitmemektedir. Bunun da kamu yararina aykiri oldugu ortadadir.
Isgal edilmis tasinmaz mallarin arastirmasi, incelenmesi ve degerlendirilmesi yapilmadan satisi öngörülmek suretiyle, dogal alanlarin tahribatina da yol açilmaktadir. Isgal edilen Hazineye ait tasinmaz mallarin bir kismi özel kanunlarla belirlenen alanlar kapsaminda kalmaktadir. Su koruma havzalari, sahil seritleri, taskin alanlari gibi koruma alanlari üzerinde özel kanunlara aykiri yapilasma olan alanlarin da satisi öngörülmektedir. Ayrica jeolojik açidan sakincali olan, fay hatlari üzerinde ve yapilasmaya açilmamasi gereken tasinmaz mallarin satisi da mümkün olabilecektir. Diger taraftan imar planlarinda kamu hizmeti (egitim, saglik, yesil alan, spor, kültürel tesis, otopark vb.) olarak ayrilan Hazineye ait tasinmaz mallarinda isgalcilere satilmasi tehlikesi bulunmaktadir.
Isgal edilen tasinmaz mallar; imar plani ve imar plani yapilmak suretiyle satilabilecegi gibi, imar plani yapilmadan da bunlarin satisina olanak saglanmaktadir. Oysa bu alanlarin; planlama esaslari, sehircilik ilkeleri, imar mevzuati, kamu yarari, afet açisindan titizlikle degerlendirilmesi gerekmektedir. Bu alanlarin önemli bölümü mutlak yapi yasagi getirilmesi gereken alanlar olabilmektedir. Yürürlükte olan 2981 sayili imar affi kanunu ile sorun çözümlenememisken, 4916 Sayili kanunda düzenlenen bir madde ile sorunlara çözüm beklemek mümkün olamaz.
Bu alanlarda yapilacak imar planlarindan çözüm beklemek de olanakli degildir. Imar planlarinin isgal alanlarini yasallastiran, satis olanaklari saglayan bir araca dönüstürülmesi planlama ilkelerini bertaraf edici sonuçlara yol açacaktir. Planlama esaslari açisindan bazi alanlar, yapilasmaya açilmamasi, bosaltilmasi, iyilestirilmesi gereken alanlar niteliginde olabilir. Isgal edilen alanlarin isgalcilere satisi ve sonradan imar plani yapilmasi seklindeki düzenleme; bu alanlarda her ne kosulda olursa olsun yapilasma kararinin verilmesini emretmektedir. Ayrica bu alanlarda yüksek imar haklari verilmek suretiyle rant arttirici baskilarin yasanmasi da sasirtici olmaz.
Bir kez daha vurgulamak gerekir ki; kamu arazileri kentsel gelismeyi yönlendirici bir rol oynamakta, sosyal ve teknik altyapi hizmetlerinin kolay bir biçimde saglanmasinin olanagini yaratmakta, konut gibi islevler için ucuz arsa olanaklari getirerek esitsizlikleri azaltmaktadir. 4916 Sayili kanun, üzerinde yapilasma olmayan hazine arazilerinin de satilmasini sagladigindan, böylesi önemli islevler için kullanilabilen bir kentlesme ve planlama aracinin yok olmasina da neden olmaktadir.
Devletin Hüküm Ve Tasarrufu Altindaki Yerler Tehlike Altinda
Anilan Kanunun bazi maddelerinde (Devletin hüküm ve tasarrufu altinda bulunan yerlerin kiralanmasi, satisi, sinirli ayni hak tesisi, ön izin verilmesi olanagi getirilmektedir. Oysa bu alanlar kamu mali olup, mülkiyete konu degildir. Devletin bu alanlarda gözetim ve denetim yetkisi bulunmaktadir. Bu alanlarin hiçbir sekilde gelir elde edilmesi amaciyla kullanilmamasi gerekmektedir. Bu tür alanlar çogunlukla kiyi alanlari ve ormanlar gibi korunmasinda ve gelistirilmelerinde kamu yarari bulunan alanlardir.
TMMOB
Şehir Plancıları Odası

Çerez Politikası & Gizlilik Sözleşmesi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz

kişisel verilerinizin Odamız tarafından işlenme amaçları konusunda detaylı bilgilere KVKK sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

"/>