Kentlerde, sanayi devrimi sonrasında ulaşım teknolojilerinde ki gelişmeler kentleşme hızıyla karşılıklı etkileşim içerisinde paralel bir artış göstermiş, ancak hızlı kentleşmenin ortaya çıkardığı ulaşım sorunlarına teknik gelişmeler çözüm üretmekte yetersiz kalmıştır. Ulaşım araçlarının ve altyapısının gelişmesi nüfusun kırdan kente hareketini, ulaşılabilirliğini arttırırken, nüfusu hızla artan kentlerin de merkezden çepere doğru gelişmesini teşvik etmiştir. Tüm bu gelişmeler çalışma ve konut alanlarının ayrışmasına dolayısıyla ev ve iş arasındaki ulaşım ihtiyacının artmasına neden olmuştur.
Plansız gelişen kentlerde ulaşım temel sorunlardan başında yer almaktadır. Kentlerin mekansal gelişiminde insan odaklı değil otomobil odaklı çözümler üretilmiş, kentler yol, kavşak, köprü, viyadük vb. yapılarla şekillenmiştir. Bireysel araç kullanımını teşvik eden bu durum özellikle kent merkezlerinde yoğun bir trafik yükü ortaya çıkarmıştır. İnsanların ulaşım ihtiyacı uzun süreler ve yüksek maliyetlerle karşılanmaktadır.
Ülkemizde, kentsel gelişmenin hız kazandığı 1950‘li yıllardan günümüze ulaşım politikaları bütüncül bir yaklaşım ve planlama anlayışından uzak günü kurtarmaya yönelik parçacıl projelere dayalıdır. Bu durum ulaşımda en az maliyet en fazla yarar ilkesinin tam tersine kaynakların bilinçsiz ve bilimsellikten uzak, ulaşım yatırımlarında kullanılması, Karadeniz sahil yolu örneğinde yaşandığı gibi doğal çevrede geri dönülmez tahribatlar açılması, çevre kirliliği, enerji ve can kayıpları gibi sorunların önemli oranlarda yaşanmaya devam etmesine neden olmaktadır. Tüm bu yaşananların toplum ve doğada yarattığı çok boyutlu tahribatların maliyeti büyüktür. Dolayısıyla günümüzde, ülke bütününde, bölge ve kentlerimizde ulaşım önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.
Özellikle büyük kentlerde, bir kangren haline gelen ulaşım sorunu planlamaya dayalı çağdaş ve yenilikçi anlayışlara ihtiyaç duymaktadır. Son dönemlerde kentler, bu arayışların sonucu olarak toplu taşıma, yaya ve bisiklet kullanımını teşvik etmeye, altyapısını oluşturmaya yönelmiştir.
Az eğimli, düzlük arazilere sahip olan kentlerimizde bir ulaşım aracı olarak kullanılan bisiklet, hiçbir yasal ve teknik düzenleme, yapılmayarak rekreatif ve spor amaçlı bir aktivite olarak değerlendirilmiştir. Oysa dünya kentlerinde yaşanan örnekler, gerekli altyapı oluşturulduğunda bütün kentlerde bisikletin bir ulaşım aracı olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
Daha çok kısa mesafelerde kullanıma uygun olması ve olumsuz hava şartlarından etkilenme gibi bazı dezavantajlara sahip olmasına rağmen bisiklet kullanımının yaygınlaşması enerji tasarrufu, ulaşımda altyapı maliyetlerinin düşmesi, gürültü ve görüntü kirliliğinin, trafik yoğunluluğunun azalması, yaralanma ve can kayıplarında azalma gibi faydaları beraberinde getirecektir.
Şehir plancıları odası, bisiklet yollarının önemli bir ulaşım aracı olarak değerlendirilmesi, gerekli yasal ve teknik düzenlemelerin hazırlanarak altyapının oluşturulmasına ilişkin şu değerlendirmelerde bulunmuştur.
- Ulaşım-arazi kullanımı ilişkisi dikkate alınarak başta ülke düzeyinde olmak üzere tüm ölçeklerde mekansal gelişmeye yönelik politikaların belirlenmesi, uygulamaya yönelik strateji ve kararların belirli bir program çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde bu değerlendirmeyi yapacak kurumsal bir yapının olmayışı kentlerde yaşanan plansız gelişmelerin ve kaynakların yanlış kullanılmasının temel nedenlerinin başında gelmektedir. Planlama yetkisinin kurumlar arasında dağılmış olması, eşgüdüm sorunu ve karmaşaya yol açmakta, planlamanın kurumsallaşmasını engellemektedir. Dolayısıyla ülkedeki planlama çalışmalarında yasal-yönetsel çerçeveyi oluşturacak ve kurumsal yapıyı yönlendirecek merkezi-yerel kurumların oluşturulması ve planlama yetkilerinin bu kurumlarda toplanması birinci önceliği oluşturmaktadır.
- Ülke genelinde bir ulaşım planlaması yapılmamış, kentlerde ise ulaşım planları yerel yönetimlerin insiyatifine bırakılmış, hiçbir yasa ve yönetmelikle tanımlanmamıştır. Mevcut yapıda bu planların yapılmasına, uygulanmasına ve denetlenmesine yönelik hiçbir bağlayıcılık bulunmaması mevcut ulaşım planlarını işlevsizleştirmiş ve uygulanabilirliğini de ortadan kaldırmıştır. Örneğin 1997 yılında İstanbul için İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan İstanbul Ana Ulaşım Planı 3 yılda bir yenilenmesi öngörüldüğü halde geride kalan 11 yıl içerisinde hiçbir revizyon görmemiş ve uygulanmamıştır. Ulaşım planları ülke bütünü, bölge ve kentler düzeyinde sosyal, ekonomik ve mekansal gelişimi bütüncül bir yaklaşımla ele alan ve bu doğrultuda kararlar üreten bir yapıya sahip olmalıdır. Bu planlar üst ölçek planlar ve imar planları ile uyum içerisinde hazırlanmalıdır. Bunun için gerekli yasal ve yönetsel çerçevenin ve uygulama araçlarının tüm ölçeklerde tanımlanması gerekmektedir.
- Gelişmiş ülkelerde ulaşım politikalarının giderek düşük altyapı maliyetli, çevreye az zarar veren, trafik yoğunluğunu düşürücü çözüm arayışları içerisinde, toplu taşıma ve bisiklet kullanımının teşvik edildiği görülmektedir. Bisiklet sadece kent içi ulaşım aracı olarak değil uluslararası bir ulaşım aracı olarak da değerlendirilmiştir. Avrupa kıtasının bütün yönlerini kapsayacak şekilde planlanan 12 adet Avrupa Bölgesel Ulaşım Rotası, 12.000 km‘si yerleşim merkezlerinde olmak üzere toplamda 60.000 km‘nin üzerinde bisiklet yolları öngörmektedir. Ülkemizde, bisiklet ulaşımı bu rotalarla entegre uluslararası, şehirlerarası ve şehiriçi bisiklet yolları olarak birbirine bağlı bir kademelenme içerisinde planlanmalıdır.
- Bisiklet, ülkemizde, uluslararası, şehirlerarası ve kentiçi ulaşımda ihmal edilmiş, konuya ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Uluslararası ve Şehirlerarası nitelikte ki bisiklet yolları merkezi yönetim tarafından planlanmalı, uygulaması ve denetimi merkezi kurumlarca yapılmalıdır. Kentlerde yerel yönetimlerin hazırlayacağı ulaşım planlarında bisiklet, bir ulaşım aracı olarak toplu taşıma araçlarıyla enteğre olabilen, bütüncül bir ulaşım sistemi içerisinde tamamlayıcı parçalardan biri olarak değerlendirilmelidir.
- Bisiklet yolları için farklı ölçeklerde standartlar belirlenerek kademeli bir bisiklet yolu ağı oluşturulmalıdır. Kent dışı yollarda bisiklet için özel yollar düzenlenmeli, kent içinde ise yol çizgileri kaplama rengi farklılığı ve çeşitli işaretlerle tanımlı bisiklet yolları oluşturulmalıdır. Bisiklet yolları ve şeritlerini motorlu araç trafiğinin olumsuz etki ve tehlikelerinden uzak tutacak önlemler alınmalı güvenli bir seyir imkanı sağlanmalıdır.
- Bisiklet kullanımına yönelik trafik kuralları ve işaretler belirlenmeli, kurallar eğitim sistemi içerisinde yerini almalıdır.
- Bisikletlerin güvenli kullanımını sağlayacak belirli mesafe ve noktalarda bisiklet parkları oluşturulmalıdır.
- Bisiklet güzergahlarını gösteren haritalar hazırlanarak bisiklet duraklarında ve gerekli noktalarda sergilenmesi sağlanmalıdır.
- Bisiklet kullanımını teşvik etmeye yönelik kamusal programlar oluşturulmalıdır. Dünyanın birçok kentinde özellikle trafiğin yoğun olduğu bölgelerde, kamu hizmeti niteliğinde, kar amacı taşımayan bisikletler ücretsiz veya çok düşük ücretlerle yerel yönetimler tarafından halkın hizmetine sunulmaktadır. Ülkemizde de benzer bir uygulamayla tarihi kent merkezleri başta olmak üzere kamu bisikletlerinin hızla yaygınlaştırılması ve önemli bir kullanım alanına ulaştırılması gerekmektedir. Farklı görünüşlerde üretilen bu bisikletler kullanıldıktan sonra aynı park noktalarına bırakılabileceği gibi farklı park noktalarına da bırakılabilmelidir.
- Toplu taşıma araçlarıyla bisiklet yolları bağlantılarının oluşturulması ve toplu taşıma araçlarında bisikletin taşınmasına yönelik bölümler oluşturulmalıdır.
- Bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için teknik altyapı çalışmalarının yanında toplumda bisiklet kullanımının benimsenmesine yönelik, bilinçlendirme amaçlı programlar düzenlenmeli, bisiklete ulaşım aracı olarak olumlu bir imaj kazandırılmalıdır.